İtikaf Nedir? İtikaf Ne Demek?

NE NEDİR?

itikaf: Ramazan’ın son on gününde dünya işleriyle ilgini kesip camiye kapanarak ibadetle uğraşma. Dünyadan el-etek çekip ibadetle meşgul olma. Kalbin arınması, nefsin yenilmesi için kırk gün bir hücrede ibadet etme anlamlarına gelmektedir.

İTİKAF KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Kureyş müşrikleri senede bir gün, tâzîm için Buvâne putunun yanında toplanırlar, geceye kadar kurban kesmek, saç kestirmek ve itikafa girmek sûretiyle merâsim yaparlardı. Ebû Tâlib de bu bayram için hazırlanmıştı.


Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- da şöyle anlatır:

“Peygamber Efendimiz ile birlikte Mekke’de idim. Berâberce Mekke’nin bâzı yerlerine gittik. Dağların ve ağaçların arasından geçiyorduk. Rasûlullâh - sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in karşılaştığı bütün dağlar ve ağaçlar: «es-Selâmü aleyke yâ Rasûlallâh!» diyordu.” (Tirmizî, Menâkıb, 6/3626)

Varlık Nûru -aleyhissalâtü vesselâm-, Ramazan aylarında Hirâ Mağarası’nda bir ay itikafa çekilirdi. Bu esnâda kendisi ne gelen fakir ve miskinleri doyurur, ihtiyaçlarını karşılardı. itikaftan çıkıp da evine gelmeden önce Kâbe’yi tavâf ederdi.


Rasûlullâh -aleyhissalâtü vesselâm-’ın Hirâ’daki uzlet ve inzivâsından ve daha sonraki dönemlerde de muntazam olarak îfâ ettiği itikaflarından anlıyoruz ki, bir müslüman ne kadar ibâdet ederse etsin, zaman zaman uzlete çekilerek nefis muhâsebesi yapıp, kâinattaki ilâhî kudret akışlarını tefekkür etmeden tam

mânâsıyla kemâle eremez. Bu, her mü’minin yapması îcâb eden asgarî bir vazîfedir. İnsanlara rehber olacak kimseler ise bu tefekkür, tahassüs ve muhâsebeye daha çok muhtaçtırlar.


Bir kişi Rasûlullah r Efendimiz’e gelip:

“‒Yâ Rasûlâllah! İnsanların Allâh’a en sevgili olanı kimdir ve amellerin Allâh’a en sevgili olanı hangisidir?” diye sormuştu.

Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz şöyle cevap verdi:

“−İnsanların Allah Teâlâ’ya en sevgili olanı, insanlara en faydalı olanıdır. Amellerin Allâh’a en sevgili olanı ise, bir müslümanın kalbine sürûr vermen, onu sevindirmen veya bir sıkıntısını defetmen veya borcunu ödeyivermen veya açlığını gidermendir. Şu muhakkak ki, bir kardeşimle onun ihtiyacını gidermek üzere yürümek, benim için, Medîne’deki şu Mescid’imde bir ay itikaf yapmamdan daha sevimlidir. Kim kendini tutar, gazaplanmazsa Allah Teâlâ onun ayıplarını örter, kim gereğini yapmaya gücü yettiği hâlde öfkesini yutarsa, Allah Teâlâ kıyâmet günü onun kalbini ümit, huzur ve emniyetle doldurur. Kim kardeşiyle birlikte onun ihtiyacını görmek için yürür ve o ihtiyacı karşılarsa, Allah Teâlâ, insanların ayaklarının kaydığı gün onun ayağını sâbit kılar.” (Heysemî, VIII, 191)