İstikrarlı Bir Hayatın Vazgeçilmezi

Cemiyet Hayatımız

İstikrarlı bir hayatın vazgeçilmez esâsı, ifrat ve tefrite düşmeden îtidâl üzere olmaktır.

Mûsâ Topbaş Efendi bu hususta şöyle buyururdu:

“Îtidalli olanlar, aynı zamanda sebatkâr olurlar. Ufak bir şeyden dolayı bırakıp gitmezler. Seyr u sülûkte de bu böyledir. Îtidalli hareket edenler, muhakkak hayatlarının sonuna kadar vazifelerini îfâ ederler. Bâzıları çok heyecanlı olur, fakat arkası gelmez.”[1]

“Bilerek yapılan az ibadet, gaflette yapılan çoktan hayırlıdır. Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz çoktan ziyâde, dâimâ ölçülü ve îtidalli hareketleri emrettikleri için ibadette de aynı düstûru tâlim buyurmuşlardır. Bâzen çok ibadet yapana, bu ibadet takatsizlik verir de ikrah hâline düşebilir. Bu sefer azmi, şevki azalır, azı da yapamaz hâle gelir. Teennî ile yapılan her işte hayır beklenir, acele yapılan işlerin de çoğu zaman sonu gelmez…

Allah Teâlâ, rahmet-i ilâhiyyesi mûcibince kullarına ağır mükellefiyetler yüklememiştir. Yalnız kullarının, âcizliklerini idrâk ederek, âdâb üzere, engin bir gönül kırıklığı içinde kendisine ibadet ve itaat etmelerini istemiştir.”[2]

[1] Bkz. Allah Dostunun Dünyasından, s. 148.

[2] Bkz. Sâdık Dânâ, Altınoluk Sohbetleri, V, 142; II, 98-99; Zâhide Topçu, “Merhum Mûsâ Topbaş Efendi”, Şebnem Dergisi, sayı: 4, s. 112, Nisan-Haziran 2003.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları