İstikamet Bin Kerametten Hayırlıdır

Abidevi Şahsiyetler

Sevenlerini dâimâ istikâmete ve sırât-ı müstakîm üzere bulunmaya teşvik eden Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, bir mektubunda şöyle buyurur...

“…Cenâb-ı Hak’tan bizler ve sizler için istikâmetin devâmını dileriz. İstikâmet sebeplerini tahsil etmek için bütün gayretinizle çalışınız! Zira istikâmet, bin kerâmetten daha hayırlıdır. Sizlere sünnetlerin ihyâsı, çirkin bid’atlerin yok edilmesi ve İslâmî ilimlerin neşredilmesiyle ihlâs üzere meşgul olmanızı tavsiye ederim. Seçkin üstadlarımızın edeplerine yapışmanızı, benliğinizi yok etmenizi, imkânlarınızı Allah yolunda bezletmenizi, elinizde olmayan şeylere sabretmenizi, bütün varlığınızla yegâne Melik ve Mâbûd olan Allâh’a yönelmenizi tavsiye eder ve bu garibi hayır duâlarınızda dâimâ hatırlamanızı ricâ ederim.”[1]

Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, îman esaslarını îzah ettiği risâlesinde ise şöyle buyurur:

“Sırat köprüsü kıldan ince, kılıçtan keskindir. Dünya hayatında İslâm’ı yaşamak da böyledir. İslâm’ı tam olarak yaşamaya gayret etmek, Sırat köprüsünden geçmek gibidir. Burada nefse karşı mücâdele güçlüğüne katlananlar, orada Sırât’ı kolay ve rahat geçeceklerdir.

İslâm’a uymayan, hevâ ve heveslerine düşkün olanlar ise, Sırât’ı geçerken çok büyük zorluk ve meşakkatlerle karşılaşacaklardır. Bunun içindir ki, Allah Teâlâ, İslâm’ın gösterdiği doğru yola «Sırât-ı Müstakîm» ismini vermiştir. Bu isim benzerliği, İslâm yolunda bulunmanın, Sırat köprüsünü geçmek gibi olduğunu göstermektedir. Cehennemlikler, Sırat’tan geçemeyip Cehennem’e düşeceklerdir.”[2]

[1] Es‘ad Sâhib, a.g.e, s. 267, no: 98.

[2] Kemahlı Feyzullah, Herkese Lâzım Olan Îmân, İstanbul 1997, s. 56.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları