İsrâ Suresi 55. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

İsrâ Suresi 55. ayeti ne anlatıyor? İsrâ Suresi 55. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

İsrâ Suresi 55. Ayetinin Arapçası:

وَرَبُّكَ اَعْلَمُ بِمَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ وَلَقَدْ فَضَّلْنَا بَعْضَ النَّبِيّ۪نَ عَلٰى بَعْضٍ وَاٰتَيْنَا دَاوُ۫دَ زَبُورًا

İsrâ Suresi 55. Ayetinin Meali (Anlamı):

Rabbin göklerde ve yerde kim varsa, bunların hepsini de çok iyi bilmektedir. Elbette biz peygamberlerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Nitekim Dâvûd’a da Zebûr’u verdik.

İsrâ Suresi 55. Ayetinin Tefsiri:

Ne mü’minin iman üzere son nefesini vereceği garantisi vardır, ne de kâfirin kâfir olarak öleceği şeklinde kesin bir hüküm vardır. Mü’min imanını kaybedebileceği gibi, kâfir de doğru yola erişebilir. Hayatta bunun görülen canlı misalleri çoktur. Bu bakımdan mü’minler, cennetin kendilerine ait olduğu ve düşmanlarının cehenneme gireceği şeklinde ifadeler kullanmaktan sakınmalıdırlar. Buna karar verecek olan sadece Allah’tır. Çünkü o tüm insanların geçmişlerini, geleceklerini, gizli ve âşikâr durumlarını en iyi bilmektedir. Dolayısıyla bir insanın mükâfat mı göreceğine veya azaba mı uğrayacağına sadece O karar verir. Bununla birlikte, isimleri net olarak belirtmeksizin, Kur’an ve sünnetin tâlimatları çerçevesinde şu nevi inanç ve amel sahiplerinin mükâfata ereceği, şu nevi inanç ve amel sahiplerinin ise ceza göreceği söylenilebilir. Bunun ölçüüsnü bize öğreten şüphesiz peygamberlerin öğretileridir.

Şunu belirtelim ki ,peygamberler Allah’ın en seçkin kullarıdır. Buna rağmen bunlar arasında bile fazilet ve derece farkı vardır. Nitekim diğer bir âyet-i kerîmede konuya açıklık getirilerek şöyle buyrulur:

“İşte şu peygamberler ki, biz onların bazısını bazısına üstün kıldık. İçlerinden biriyle Allah doğrudan konuşmuş, birini ise derecelerle yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa’ya apaçık mûcizeler verdik ve onu Rûhu’l-Kudüs’le destekleyip güçlendirdik...” (Bakara 2/253)

Burada ise bir fazilet alâmeti olarak özellikle Dâvûd (a.s.)’a Zebur’un verildiği zikredilir. Bunun şu hikmetleri olabilir:

  Kureyşliler Peygamberimiz (s.a.s.)’e karşı mücadele etmek için zaman zaman yahudilere müracaat ediyorlardı. Onlar da: “Mûsâ’dan sonra peygamber, Tevrat’tan sonra kitap yoktur” diyorlardı. Dolayısıyla bu âyetle onların bu iddiaları çürütülmüştür.

  Bununla üstünlüğün değerine işaret edilmiştir. Çünkü Dâvûd (a.s.) büyük bir hükümdar idi. Böyle iken burada onun hükümdarlığı göz önünde bulundurulmayıp da ona özellikle Zebûr’un verildiğinin belirtilmesi, bahsedilen üstünlükten maksadın, mal ve mülkle değil, ilim ve din yönünden bir üstünlük olduğunu gösterir.

  Zebur’da peygamberlerin sonuncusunun Hz. Muhammed (s.a.s.) ve ümmetlerin en hayırlısının da onun ümmeti olduğu yazılmıştı. Nitekim “Yemin olsun ki biz Zikir’den sonra Zebur’da da: «Yeryüzüne ancak sâlih kullarım vâris olacaktır» diye yazdık” (Enbiyâ’ 21/105) buyrulmuştur.

Zebûr’da geleceği müjdelenen o âhir zaman Peygamberi’nin en büyük mücâdelesi putperestlikle olmuş ve ona, bir kısım varlıkları el açıp yardım umulacak bir makama yücelterek Allah’a ortak koşanlara şöyle söylemesi emredilmiştir: 

İsrâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

İsrâ Suresi 55. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...