İsrâ Suresi 11. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
İsrâ Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? İsrâ Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
İsrâ Suresi 11. Ayetinin Arapçası:
وَيَدْعُ الْاِنْسَانُ بِالشَّرِّ دُعَٓاءَهُ بِالْخَيْرِۜ وَكَانَ الْاِنْسَانُ عَجُولًا
İsrâ Suresi 11. Ayetinin Meali (Anlamı):
İnsan, hakkında hayırlı olacak şeyler için dua ettiği gibi şer olacak şeyler için de dua eder. Çünkü insan, çok acelecidir.
İsrâ Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:
İnsan,
fıtratındaki acelecilik vasfı sebebiyle öfkelendiği, bir sıkıntıya düştüğü ve
güçlüklerle karşılaştığı zaman, muhâtaplarına çok kolaylıkla beddua
edebilmektedir. Hatta aceleci yapısıyla ve üzüntüsünün çokluğundan böyle durumlarda
ümitsiz ve kötümser bir halde: “Allahım, cânımı al da, beni bu sıkıntıdan
kurtar!” gibi sözlerle kendisi için bile beddua eder. Bu halin tasvip edilemez
olduğunu Enes (r.a.)’ın anlattığı şu hadise ne güzel açıklamaktadır:
“Resûlullah
(s.a.s.) son derece zayıflamış bir hastayı ziyâret etti ve:
«–Allah’a bir şey için dua ediyor veya O’ndan bir şey istiyor
muydun?»
diye sordu. Hasta şöyle cevap verdi:
«–Evet.
Allahım! Bana âhirette vereceğin cezayı bu dünyada hemen peşin olarak ver, diye
dua ediyordum.» Allah Resûlü (s.a.s.)
şöyle buyurdu:
«–Sübhânallah! Senin buna gücün yetmez. Şöyle dua etseydin olmaz
mıydı: Allahım! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi
cehennem azâbından koru!»
Bunun
üzerine adam bu duayı yaptı ve şifa buldu.” (Müslim, Zikir 23/2688; Tirmizî, Deavât
71/3487)
Ayette
açıklandığı üzere, insanın iyiliği istediği gibi kötülüğü de istemesinin
sebebi, onun pek aceleci olmasıdır. Sabır ve tahammül gücü az olduğundan, sonra
olacak şeyin vaktinden önce hemen olmasını talep eder. Bu davranış ise zaman
zaman istenmeyen bir neticesiyle sonuçlanır. Mecelle’deki, “Bir şeyin vaktinden
önce acele olarak gerçekleşmesini isteyen kimse, o şeyden mahrum edilmek
sûretiyle cezalandırılır” prensibi, insanın aceleci vasfının kendi aleyhine bir
netice doğurduğunu bildirir. Bu zaafından dolayı insan, arzuladığı şeyleri
kolayca elde etme hırsına kapılır. Bütün gücüyle peşin olarak elde edeceği
hazlar ve menfaatlerin ardına düşer. Hatta cennet nimetlerini dünyada elde
etmek ve âhiret saltanatını henüz dünyadayken yaşamak ister. Bu sebeple
insanların birçoğu âhireti bırakıp dünyaya meyleder; o büyük âhiret mükâfatına önem
vermediği gibi o acıklı azâbı da düşünmez. Aceleciliğinden dolayı iyi ve kötüyü
birbirinden ayırmadığı için âkıbetini hesâba katmaz.
Şâir
Hâtemî böyle aceleci kimselere şu nasihatte bulunur:
“Erişir menzil-i maksûduna âheste giden
Tîz-reftâr olanın pâyına dâmen dolaşır.”
“İşlerinde
lüzumsuz yere acelecilik edenler çok defa engellerle karşılaşırlar. Dolayısıyla
zaruri olmadıkça acele etmemelidir. Ancak böyle, yâni ağır ve temkinli hareket
edenlerdir ki, işlerini başarıyla sona erdirebilirler.”
Diğer
âyet-i kerîmelerde insanın bu aceleci vasfı ve çarçabuk gelip geçen şeylere aldanışı
şöyle beyân buyrulur:
“Hayır, hayır! Siz peşin olan dünya hayatını ve onun fânî nimetlerini
çok seviyorsunuz Âhireti ise bir kenara bırakıyorsunuz.” (Kıyâmet 75/
20-21)
“Şu günahkâr kâfirler, çarçabuk geçen dünya hayatını seviyorlar
da, önlerinde kendilerini bekleyen o korkunç kıyâmet gününü bir kenara
bırakıyorlar.” (İnsan 76/27)[1]
Hayatı
dünyadan ibaret gören böyle inkârcı tipler, Kur’an’ın haber verdiği ilâhî
tehditlerin doğruluğunu ispat için mûcizeler ve kerametler gösterilmesini
isterler. Oysa kâinattaki şu mükemmel nizam, Allah’ın rab ve ilâh olarak
birliğini, sonsuz ilim, hikmet, kudret ve merhametini açıkça ortaya koyan en
büyük mûcizedir:
[1] İslâm’da aceleciliğin her türlüsü kınanır, bunun şeytandan olduğu bildirilir. Ancak şu altı hususta acele davranılması tavsiye edilir: Vakit girdiğinde namazı edâ, hazır olduğunda ölüyü defnetmek, evlenme çağı geldiğinde kızları evlendirmek, zamanı gelince borcu ödemek, misafir gelince ona ikram etmek, tevbede acele etmek.
İsrâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
İsrâ Suresi 11. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...