İslam'da Mutluluğun Temelleri

Cemiyet Hayatımız

"Müslümanın saadet anlayışı nasıl olmalıdır? Müslüman mutluluğu nerede aramalıdır? Bizlerin saadet kıstası nedir?" gibi soruların cevaplarını metinde bulacaksınız.

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Sâlihlerin çektiği zahmetler, ferahı mûcib olacaktır. Kötülerin saâdeti ise zevâl bulacaktır.”

[Müʼminlerin bu dünyada çektikleri çileler, kendileri için ya günahlarına kefâret, ya da mânevî derecelerinin terfiine vesîledir. Bu yüzden o çileler, uhrevî plânda bir kazanç kaynağıdır.

Kâfirlerin ve fâsıkların dünyevî zevk u safâları ise gaflet ve nefsâniyetlerini daha da palazlandırdığı için, ebedî hayattaki azaplarını artıran hazin bir aldanıştan ibarettir.

Bu yüzden mü’min; “saâdet” ve “sefâlet”in mânâsını doğru idrâk etmelidir. Dünyevî zevk u safâların yaldızlı câzibelerine gönlünü esir etmemeli, sahte makyajların aldatıcı yalanlarına kanmamalıdır.

Mevlânâ Hazretleri’nin buyurduğu gibi:

“Akıllı kişiye, sonda görülecek şey, önceden görünür; ahmağa ise sonunda! Lâkin iş işten geçmiş olur…”

Dolayısıyla, sonu sefâlete varan fânî lezzetleri saâdet zannetmek, ancak ahmaklığın, yani kalp körlüğünün bir göstergesidir. Mü’min, anlık zevk u safâların değil, ebedî saâdetin tâlibi olmalıdır.

İSLAM'DA SAADET RÂYİHALARI

Unutmayalım ki Peygamber Efendimiz’in hâne-i saâdetlerinde günlerce yiyecek bulunmadığı, aylarca ocak yanmadığı olurdu. Fakat o hâneden dâimâ; muhabbet ve rızânın, kanaat ve tevekkülün, hamd ve şükrün burcu burcu saâdet râyihaları yayılırdı.

Bugün de İslâm ahlâkını lâyıkıyla hazmetmiş mü’minlerin hâneleri, huzurlu birer cennet yuvasıdır. Buna mukâbil, nefsine mağlup, merhametsiz ve gâfil insanların dünyalık evleri ise; âdeta canlı cenâzelerin aile kabristanıdır!..

Mü’min kul; fânî hayatın aldatıcı yaldızlarına kanmamalı ve elde edemediklerine de hasretle yanmamalıdır. Sefâleti saâdet zannetme gafletinden Hakk’a sığınmalıdır. Cefâlar içinde saklı safâyı, külfet içinde gizli nîmeti görerek gönül huzurunu muhafaza etmelidir.]

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Arkasından sevineceğin keder, sonunda tasalanacağın sevinçten daha iyidir.”

[Her iş, neticesine göre değerlendirilir. Ebedî saâdetle neticelenen bir dünya hayatı, ne kadar sıkıntılarla dolu olursa olsun, büyük bir kazançtır. Buna mukâbil, ebedî azapla neticelenmiş bir dünya hayatı, isterse saraylarda yaşanmış olsun, büyük bir hüsrandır. Bu yüzden, her işte neticeye bakmak esastır.

Kaynak: osmannuritopbas.com