İslam'da Kadına Şiddetin Yeri Yoktur

VİDEOLAR

İslâm dini kadınları dövülmesine izin veriyor mu? Kadına şiddet uygulamanın dinimizdeki yeri nedir? Kadına şiddet ve taciz ilk defa nerede başladı? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor.

KADINA ŞİDDETİN İSLAM'DA YERİ YOKTUR

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in rahmet vesîlesi olan Sünnet-i Seniyye’sinden uzak yaşayan hantal yürekler, kaba kuvvetin esiri olarak, kadına şiddetle muâmelede bulunuyor.

Müslüman bir erkek, ailesine karşı müşfik ve merhametli olmakla mükelleftir. Nitekim hadîs-i şerîfte:

“Sizin en hayırlınız, ailelerine en güzel muâmelede bulunanınızdır!..” buyrulmuştur. (İbn-i Mâce, Nikâh, 50; Dârimî, Nikâh, 55)

  • Bugün maalesef, “kadına şiddet” ve “tâciz” gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Bıçaklanan, yaralanan ve öldürülen kadın haberleri gazeteleri dolduruyor. Boşanmalar artıyor, evlâtlar âile sıcaklığından mahrum kalıyor.

Hâlbuki şanlı mâzîmiz ortadadır. 1400 senelik tarihimizde kadına şiddet ve tâcizden bahsedilemez; bilâkis, onun şeref ve haysiyetini koruma vardır.

İslâmiyet; sadece insana ve kadına değil, hiçbir varlığa şiddete müsâmaha etmez. Hayvanâta bile eziyete müsaade etmez. Bir ağacın dahî şiddetle silkelenmesine râzı olmaz. Aksi hâlde, cezâî müeyyideler koyar.

  • Kur’ân-ı Kerîm’deki “Mücâdile (mücâdele eden, hakkını arayan kadın) Sûresi”; adını, beyinin kendisine zulmetmesi üzerine, Peygamber Efendimiz’e müracaat eden bir hanımdan alır. Yine Bakara, Nisâ, Nûr ve Talâk Sûrelerindeki birçok âyette; kadınlara yapılan haksız ve incitici muâmeleler menedilmiş ve hakları muhafaza altına alınmıştır.

KADINA ŞİDDET VE TACİZ İLK DEFA NEREDE BAŞLADI?

Kadına şiddet ve tâciz, ilk defa Batı’da başladı. Bunun sebebi de; kadının metâ hâline getirilerek, insafsız sokaklara itilmesi ve vitrine edilmesi oldu.

Batıda; aile çökmüş, nüfus azalmaya yüz tutmuş, kadın ve erkekler evlilik dışı çirkinliklerin girdabında boğulmaktadır.

Batıda eşitlik iddiası altında kadın, erkeğe karşı kışkırtılıyor. Hâlbuki mütefekkirlerin dediği gibi;

“Batıda; kadın da yok, erkek de yok, insan da yok, sadece ruhsuz ve materyalist bir sistem var. O sistemi ancak ekonomi ve hukukla korumaya çalışıyorlar. Bunlar da çökünce, asıl tahribat o zaman ortaya dökülecek.”

Batı’nın bozuklukları, maalesef bizim toplumumuza da sızdı. Son asırlardaki Batı’ya özenti, taklit ve yabancılaşmanın böyle çirkin neticeleri oldu.

Günümüzdeki kadına şiddet vak‘aları bir bir incelense; birçoğunda, erkeklerin İslâm’ın haram kıldığı içki, uyuşturucu ve kumar gibi illetlere müptelâ olarak şiddete yöneldikleri görülecektir.

Birçok vak‘anın, insan fıtratındaki kıskançlığı ve intikam duygusunu tahrik edici başka birtakım günahlar ve fısk u fücurla alâkalı olduğu görülecektir.

Birçok vak‘ada, tarafların arasında bir nikâh bağının dahî olmadığı görülecektir.

Avrupa’dan ithal ve taklit kanunlar, sonu gelmeyen boşanma dâvâları ve erkeklere boşandığı hanıma ömür boyu zorla nafaka ödetmek gibi problemler de meselenin diğer adlî sıkıntılarıdır.

Buna rağmen aile içi şiddetten Müslümanlığı mes’ul göstermeye kalkmak, insafla bağdaşmaz. Bunlar, İslâm düşmanlığından doğan, kasıtlı hücumlardır.