İslam’da El Öpme ve Tokalaşmanın Hükmü

Sorularla İslam

Erkekle kadının arasında el öpme veya musafaha yapmanın hükmü nedir?

Musâfaha sözlükte; el sıkışmak ve tokalaşmak demektir. İslâmî musâfaha; iki kişinin karşılaşması hâlinde, selâmlaşmadan sonra daha çok iki el kullanılarak yapılan el sıkışmayı ifade eder. Kimi zaman el öpme, alından öpme veya kalpler karşı karşıya gelecek şekilde sarılma da musâfaha kapsamına girer.

KADIN İLE ERKEK ARASINDA EL ÖPME VE TOKALAŞMANIN HÜKMÜ

Erkek ve kadınların kendi cinsleriyle karşılaştıklarında selâm vermelerinin ve bundan sonra musafaha yapmalarının sünnet olduğu konusunda görüş birliği vardır. Verilen selâmın alınması ise vâcip hükmündedir.

Hz. Peygamberin musafahayı teşvik eden çeşitli hadisleri ve uygulamaları vardır. Onun her karşılaşmada musafaha yaptığı,[1] musafahayı iki eliyle yaptığı[2] ve elini muhatabından önce çekmediği rivayet edilmiştir.[3] Diğer yandan musafahanın, selâmlaşmanın tamamlayıcısı olduğu bildirilmiştir.[4] Başka bir hadiste şöyle buyurulur: “İki Müslüman karşılaşınca musafaha yaparlarsa, günahları mağfiret olunur”, başka bir rivayette; “elleri arasından günahları dökülür, gider.” ilâvesi vardır.[5]

Musafaha kapsamına, kendileriyle evlenilmesi ebedî olarak haram olan yakın hısımlar da girer. Bu yüzden bir kadın kendi hemcinsleriyle musafaha yaptığı gibi; oğul, torun, baba, dede, erkek kardeş, yeğen, amca, dayı, büyük amca, büyük dayı, kayınpeder, üvey oğul, süt oğul veya süt baba gibi nesep ya da süt hısımları ile musafaha, el öpme veya el öptürme yapabilir. Ancak fitne korkusu olunca, kadın bu hısımlardan kimilerine karşı da mesafeli durmalıdır. Üvey oğul, veya süt hısımları ile genç üvey anne bu kapsama girebilir.

Diğer yandan fitne korkusu bulunmayınca kimi yaşlı kadınların eli öpülebileceği gibi, yine küçük kız çocuklarına da el öptürülebilir. Nitekim Hz. Ebûbekirin yaşlı hanımlarla musafaha yaptığı ve Abdullah b. Zübeyr’in (r.a.) hastalığı sırasında kendisine hizmet etmek üzere yaşlı bir kadını hizmetçi tuttuğu nakledilmiştir.[6]

Yaşlı kadınların süslerini göstermemek şartıyla üst giysilerden bazısını çıkarabileceklerini bildiren âyet,[7] onlarla musafahanın cevâzına delil olarak getirilmiştir.

Evin hanımına cinsel ilgi duymayan hizmetçi, aşçı ve benzerleri ile, kadınların gizli kadınlık hallerinden anlamayan çocuklar da yaşlı kadın gibi sayılır. Bu yüzden onlarla da musafaha yapılmasında bir sakınca görülmez.

Müctehitlerin büyük çoğunluğuna göre, örtünme âyetindeki “süs yerlerinden açıkta kalan kısımlar örtünme kapsamı dışındadır.”[8] anlamına gelen istisna, “el ve yüz”ü ifade eder.

Bu konuda en sağlam delil, “kötülüğe giden yolu kapama (seddü’z-zerâ)” prensibidir. Bu da, fitne ve şehvet korkusundan güvende olmayı gerektirir.

Hz. Peygamber’in kadınlardan bîat almanın esaslarını belirleyen âyet inince,[9] Hz. Âişe bu bîatin yapılış şeklini şöyle anlatır: “Mü’min kadınlardan âyetteki şartları kabul edene, Hz. Peygamber sözlü olarak “seninle bîat yaptım” diyordu. Allâh’a yemin olsun ki, bîat sırasında onun eli hiç bir kadının eline değmemiştir.”[10]

Diğer yandan Hz. Peygamber’in kimi zaman bir kumaş üzerine elini koyarak veya elini bir su kabına batırarak, kadınların da aynı şeyi yaparak bîat ettikleri nakledilmiştir.[11]

Dipnotlar:

[1] A. b. Hanbel, V, 163, 168. [2] Buhârî, İsti’zân, 28. [3] İbn Mâce, Edeb, 21. [4] Tirmizî, İsti’zân, 31; A. b. Hanbel, V, 260; bk. Nisâ, 4/86. [5] bk. Ebû Dâvûd, Edeb, 142; Tirmizî, İsti’zân, 31; İbn Mâce, Edeb, 15; A. b. Hanbel, IV, 289, 303; ilâve için bk. Mâlik, Muvattâ’, Hüsn’ül Huluk, 16. [6] Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 155 vd. [7] bk. Nûr, 24/31. [8] Nûr, 24/31. [9] Mumtehine, 60/12. [10] bk. Buhârî, Ahkâm 49, Şurût, 1, Tefsîru Sûre 65/2, Talâk, 20; Müslim, İmâre, 88, 89; Ebû Dâvûd, İmâre, 9; Tirmizî, Tefsiru sûre 60/2; İbn Mâce, Cihâd, 43; A. b. Hanbel, VI, 114, 154, 270. [11] Nesâî, Bîat, 18; İbn Mâce, Cihâd, 43; Mâlik, Muvatta’, Bîa, 2; A. b. Hanbel, II, 213, VI, 357, 454, 459.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları