İslam 'yaşayan Bilgi'yi İstiyor!

Cemiyet Hayatımız

İlim öğrenmek ve onunla amel etmek her Müslümanın vazifesidir. Bu anlamda alimlerin ve hocaların da büyük mesuliyeti vardır.

“Ey müslümanlar, ilim öğrenin, ilim öğrenin! Öğrendiğiniz zaman onunla (ilimle) amel edin.” (Dârimî Mukaddime, 24)

“Ey âlimler topluluğu, ilimle amel edin. Zira âlim bildikleriyle amel eden ve ilmi ameline uyan kişidir.”(Dârimî, Mukaddime, 34)

“İlimden istediğinizi öğrenin, fakat bildiklerinizle amel etmedikçe ilmin size hiçbir menfaatı olmayacaktır.”

“Dilediğiniz ilmi öğrenin, öğrendiklerinizle amel edinceye kadar Allah sizi mükâfâtlandırmaz.”

Hadîs-i şerifleri, ilmin amelle birlikte mânâsının olduğunu, amelsiz ilmin hiçbir öneminin olmayacağını ifade etmektedir.

DİNİ İSTİSMAR EDENLERE FIRSAT VERİLMEMELİ

Halkımız arasında, özellikle bazılarının dîni istismar etmek maksadıyla üretip insanlar arasında yaydıkları:

“-Kıyamet hacılar ile hocalardan kopacaktır!”

“-Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı!..” sözleri, ilmi ile amel etmeyen âlimlerin, hacı-hoca takımının İslam Dîni’nin îtibarını ne güzel de zedelediklerini göstermesi açısından çok mühimdir. İnsanların nezdinde dinin bu tür sözlerle hafife alınmasına sebep olmak, çok büyük vebaldir. Bu din, âlimlerden öğrenilecekse, âlimler de dini basite alıp yaşamazsa, insanlar ilim öğrenmek istemez, âlimlerle alay etmek sûreti ile dini de küçümserler. Böyle bir neticeye sebep olmak, zâlimlikten başka bir şey olamaz.

Merhum Taşköprüzâde, âlimin ilminin gerektirdiğinin dışında hareket etmesi hâlinde, cezasının câhilden fazla olacağını söyler. Günah işleyen câhil, sadece o günahının cezasını alacakken, âlim, günah işleyince günahının cezasını aldığı gibi, “Bu işi filan âlim yapmış!” deyip ona uyanların günahını da yüklenir.

Kaynak: Fatma Hâle Sağım, Şebnem Dergisi, 132. Sayı, Şubat 2016