İslam Kardeşliğinin Önemi Nedir?

ÜMMET

Tesbih taneleri gibi dağılan İslam milletlerinin yaşadığı sıkıntılar, yaşadığı katliamlar ve daha niceleri... Peki islam milletlerinin yaşadığı bu sıkıntıların sebebi nedir? Nasıl bir çözüm uygulamalıyız? Nasıl bir yol izlemeliyiz?

Allah Teâlâ Hazretleri Hucurât sûresinde:

“Mü’minler ancak kardeştirler. Onun için (her hangi bir anlaşmazlıkta) kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah’tan korkun ki, rahmete şâyân olasınız..” (Hucurât sûresi /10) buyurmuştur.

Gerçekten mü’minler bir köke, bir asla bağlıdırlar ki, o da ebedî hayâtı tahakkuk ettiren îmândır.

Mü’minlerin haklarını korumak ve menfaatlarını gözetmekteki din kardeşliğinizi Allah’tan korkarak yapın! Kardeşlik olan yerde şefkat ve merhamet vardır.

Bir kul kendi şahsı için arzuladığı şeyleri mü’min kardeşleri için de arzulamazsa, îmânı kemâle ermiş sayılmaz. Nitekim; Rasûlullah (s.a.) bir hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor:

“Sizden herhangi biriniz şahsı için arzuladıklarını mü’min kardeşleri için de arzulamadıkça, îmân etmiş olmaz.”

Diğer bir hadîs-i şerifte:

“Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek îmân­dan bir cüzdür.” buyurulmuştur.

Şu halde, şer’i şerîf’e uygun şekilde birbirlerine acı­mak, birbirlerini sevmek, birbirleriyle yardımlaşmak, İslâmiyet’in haklarını korumak ve Dîn-i Muhammedî’yi mecdine ulaştırmak, bütün müslümanların üzerine vâcibdir. Ve bu bakımdan bütün mü’minler tek kişi, tek vücûd gibidirler.

MÜ’MİNLER TEK VÜCUD OLMALI

Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz şu hadîs-i şeriflerinde bunu ne güzel ifâde buyurmuşlardır:

“Birbirlerine acımakta, birbirlerini sevmekte ve birbirlerine şefkat göstermekte, mü’minlerin bir vücud gibi olduklarını görürsün!.. (Bu vücûdun) bir uzvu muzdarip olduğu takdirde diğer kısımları da uykuyu kaybedip ateşler içinde onun ızdırâbını duyarlar.”

“Mü’min, kardeşiyle çok, kendi başına azdır.”

Allah Teâlâ Tevbe Sûresinde:

“Erkek kadın bütün mü’minler (tevhîdde) birbirlerinin velîleridirler.” (Tevbe Sûresi/71) buyurmuştur. Yani mü’minler tevhîdde birleşmek suretiyle hem dünya ve hem de âhiret işlerinde birbirlerinin yardımcısıdırlar, demektir.

Şüphesiz ki, dînî bağlılık, temeli toprak olan ailevî akrabalıktan daha kuvvetlidir.

Dîne hizmet etmek ancak ve ancak bütün İslâm alemindeki müslümanların aynı gaye etrafında birleşip aynı duygularla ümmet-i İslâm’ı ve şeriatlarını her türlü tehlikeden korumak ve zafere ulaştırmakla mümkündür.

Müslümanlar kendi aralarında Allahu Teâlâ’nın emrettiği şekilde birleşmiyor ve Allah’ın gösterdiği yolun hâricinde bir yol tâkib ediyorlarsa, Allah muhafaza buyursun, zilletin çukuruna yuvarlanmışlar demektir.

Bu takdirde dinlerinin düşmanlarına boyun eğmek, onların kabzasına düşmek ve istibdâdları altında yaşa­mak mecburiyetinde kalırlar.

Hak Teâlâ Hazretleri Enfâl Sûresinde:

“Birbirinizle nizâlaşmayın! Sonra içinize korku düşerek devletiniz elden gider.” (Enfâl Sûresi, 46) buyurmaktadır.

Şu halde, ancak kalbler ve gayeler birleştiği zaman nusret ve selâmete ulaşılır, dilekler kemâliyle tahakkuk eder.

Ramazanoğlu Mahmud Sâmi, Musâhabe-1, s. 13-19

Kaynak: M. Sâmi Ramazanoğlu, Altınoluk Dergisi, 2013, Ağustos, Sayı: 330, Sayfa: 030