Irak'ta ve Suriye'de Göçmen Dramı

ÜMMET

Kan gölüne dönen Irak ve Suriye’de ise DAİŞ yine gündemi belirleyen baş aktör konumunda. Şii milis güçlerinin desteğini arkasına alan Irak ordusu nispi başarılarına rağmen DAİŞ karşısında tam olarak bir üstünlük sağlayabilmiş değil. Kaosun dip yaptığı Irak’ta değişen şey sadece istatistikler velhasıl…

Benzer bir durum Suriye’de yaşanıyor. Ancak rejimin kan kaybetmeye devam ettiği çok daha net görülebiliyor.

Sonuç itibariyle Irak ve Suriye’si ile… Son sürat Suriyeleşme yolunda giden Yemen’i ile… İç savaşın kasıp kavurduğu Libya’sı ile… Ortadoğu’nun içler acısı durumu her geçen gün daha da dramatik bir hale alıyor.

Vahşetin, zulmün, terörün kasıp kavurduğu bu coğrafyadan kaçıp kurtulmak bölge insan için artık tek çıkış yolu olarak görülüyor. Devlet terörü ile örgüt terörü arasına sıkışmış, vekâlet savaşlarının merkez üssü haline gelen coğrafyanın halkları yerlerini yurtlarını terk ediyorlar. Güvenli bir bölgeye ulaşmak uğruna bir çoğunun tercih ettiği ölümcül yolculuklar ise çoğu kez dramatik bir sonla nihayete eriyor.

Akdeniz’deki katliam boyutuna varan göçmen faciaları son dönemin en dikkat çeken gelişmeleri olarak karşımızda çıkıyor. Özellikle geçen ay bir hafta içinde bin beşyüze yakın göçmenin, umuda yolculukları dramatik şekilde son buldu. Küçük teknelerle, botlarla çıkılan umuda yolculuklarda tek seferde 900 kişi, 400 kişi, 700 kişi boğularak can verdi. Son üç yılda 6 bin son 10 yılda ise Akdeniz sularında boğularak ölen mültecilerinin sayısı ise 25 bini geçtiği belirtiliyor.

Bu dramatik tablonun en büyük müsebbibi ise Avrupa’da artışa geçen yabancı düşmanlığı ve ırkçı göçmen politikaları gösteriliyor. AB’nin maliyetli olduğu gerekçesiyle ortak kurtarma operasyonlarını askıya almasının ölümleri artırdığı ifade ediliyor. Malta Başbakanı durumu “soykırım” olarak niteliyor. İtalya’nın BM’deki temsilcisinin itirafı da en az o kadar endişe verici: “Birçok Avrupa ülkesindeki siyasi söylem aşırıcı ve sorumsuz. AB mülteciler için güvenli yollar yaratmak yerine onların nasıl durdurulacağını önemsiyor.”

İşte bu tıynetteki Avrupa’nın bugün savaştan kaçmış 2 milyonu geçkin Suriyeliyi misafir eden Türkiye’yi insan hakları konusunda sığaya çekmesi gerçekten çok gülünç. O Avrupa’nın tamamı sadece 130 bin Suriyeliyi ancak ülkelerine kabul etmiştir. Onların da büyük bölümünü diplomalarına bakıp seçerek almıştır. Bu Avrupa’nın Türkiye’ye insan hakları dersi vermeye kalkmasını kabullenmek mümkün mü?

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, Mayıs 2015, 351. Sayı