İnziva Nedir?

NE NEDİR?

İnziva: Bir kö­şe­ye çe­ki­lip bâzı fi­il­ler­den uzak dur­ma, yalnızlık anlamlarına gelmektedir.

İNZİVA KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

  • Hirâ Mağarası’nda İnziva

Nübüvvet-i Muhammediyye’nin zuhûru yaklaştıkça Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sık sık inzivaya çekilir ve uzun müddet tefekkür deryâsının derinliklerine dalardı. Zaman zaman evinden çıkar, Mekke’den uzaklaşır, sessiz ve sâkin yerlere doğru giderdi. Bu esnâda rastladığı ağaç ve taşlar: “es-Selâmü aleyke

yâ Rasûlallâh!” diyerek kendisine selâm verirlerdi. Fahr-i Kâinât -aleyhi ekmelü’t- tahiyyât- Efendimiz hemen etrâfına bakar, fakat ağaç ve taştan başka bir şey görmezdi.


Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in Hirâ’da Rabbiyle baş başa kaldığı inziva dönemi, tohumun toprak altındaki mâcerâsına benzer. Burası, keyfiyeti insanlığa ebediyyen meçhul kalacak olan bir tekevvünün (var oluşun) mekânıdır. Îmânın tohumları burada atılmış, ebedî saâdet meş’alesi burada tutuşturulmuş ve

hidâyet rehberi olan Kur’ân-ı Kerîm’in beşeriyete armağan edilmesine yine burada başlanmıştır.


Rasûlullâh -aleyhissalâtü vesselâm-’ın Hirâ’daki uzlet ve inzivasından ve daha sonraki dönemlerde de muntazam olarak îfâ ettiği îtikâflarından anlıyoruz ki, bir müslüman ne kadar ibâdet ederse etsin, zaman zaman uzlete çekilerek nefis muhâsebesi yapıp, kâinattaki ilâhî kudret akışlarını tefekkür etmeden tam

mânâsıyla kemâle eremez. Bu, her mü’minin yapması îcâb eden asgarî bir vazîfedir. İnsanlara rehber olacak kimseler ise bu tefekkür, tahassüs ve muhâsebeye daha çok muhtaçtırlar.