İntisab Ne Demek?

NE NEDİR?

İn­ti­sab: Men­sup ol­ma, bağ­lan­ma. Bir işe, bir yola gir­me anlamına gelmektedir.

İNTİSAB KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Ârifler Sultânı Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, hâcegândan, yani ilim erbâbı hoca efendilerden idi. Buna rağmen, mânevî intisabının ilk yıllarında, insanların gelip geçtiği yolları temizlemiş, hastalara, âcizlere, hattâ yaralı hayvanlara hizmet etmiştir. Bu şekilde, büyük bir tevâzû ve hiçliğe bürünmüştür.


Şartlanan bir genç, hayata atıldığında ticâret yapıyorsa sür’atle zengin olmanın, siyâsete atılmışsa aynı şekilde mesâfe kat etmenin, üniversiteye intisab etmişse en kısa yoldan bütün pâyeleri elde etmenin çâresine bakmakta ve bu çârelerin meşrû olup olmadığı yolundaki hassâsiyetini kaybederek çeşitli haksızlık

ve günahlara sürüklenmektedir.


Şâh-ı Nakşibend -kuddise sirruh-, intisabının ilk yıllarında, gurur ve kibrin zıddı olan «hîçlik» hâline ulaşmak için, hasta ve muzdarip insanlara, yaralı hayvanlara hizmet etmiş ve hattâ insanların geçeceği yolları temizleyerek tam yedi sene, kâbına varılmaz bir hizmet hayatı yaşamıştır.


Bendeniz, takrîben otuz seneden beri o büyük velînin eşiğine yüz sürmekte olmanın bereketiyle nelere şâhid olmadım ki! Buraya ilk intisabım sırasında bu Kemâller gibi tekkenin bodrum katında yaşayan bir Abdülkâdir Efendi vardı. O da gençliğini kötü yollarda tüketmiş bir kimseydi. Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri

bu durumda olan bâzılarını Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği bâzı sebep ve vesîlelerle kendine çeker, rûhâniyet ikliminde onları yeni bir hüviyete büründürür…”


Ey insanlar!

Cenâb-ı Hak, her hak sâhibine hakkını (Kur’ân’da) vermiştir. Vârise vasiyet etmeye lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa, ona âittir. Zinâ eden için mahrûmiyet vardır. Babasından başkasına âit soy iddiâ eden soysuz, yâhut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör köle, Allâh’ın gazabına,

meleklerin ve bütün müslümanların lânetine uğrasın! Cenâb-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini ne de adâlet ve şehâdetlerini kabûl eder.