İntisâb Etmekle Kurtulunur mu?

Tasavvuf

İntisâb etmekle kurtulunur mu? “Senin adına Efendi her şeyi yapar; ilme ve amele ne gerek var” anlayışı doğru mu? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor.

İslâm’da kişilerin değerlendirilmesi amel ve fiille, fiillerin değerlendirmesi ise niyetledir. Herkes niyeti kadar ecir ve sevâb alır. İslâm’da birinin günahı sebebiyle bir başkası hesâba çekilemediği gibi bir başkasının yaptığı amelin de diğerine faydası olmaz. Bu iki durum Kur’an nassı ile sâbittir. Nitekim: “Hiçbir günahkâr başkasının günah yükünü üstlenmez[1] âyeti hiç kimsenin başkasının günahını yüklenmeyeceğini; devamındaki: “İnsan için ancak kendi çalışması vardır. Ve çalışması da ileride görülecektir[2] âyeti ise herkesin ancak kendi yaptığıyla karşılaşacağını; “Kim zerre miktârı hayır işlemişse onu, kim de zerre miktârı şer işlemişse onu görecektir[3] âyeti de her amelin mutlaka değerlendirileceğini göstermektedir.

Bu âyetler ışığında konuya bakıldığı zaman kimsenin amelinin ecrinin bir başkasına gitmeyeceği ve herkesten kendi amelinin beklendiği ortaya çıkmaktadır. Binâenaleyh insanın intisâb etmesi, bir bilinç ve şuur sürecinin başlaması ve buna bağlı olarak amellerde duyarlılık anlayışının devreye girmesi demektir.

İntisâbın kurtuluşa vesîle olan tarafı bu süreci başlatmış olmasıdır. Böyle bir süreci başlatmak yerine, kişiyi ilim ve amelden alıkoyacak bir intisâb anlayışı elbette yanlıştır. Ancak bu ifâdeler eğer kişinin kendi ilim ve amelini küçük görmesi ve mürşidinin ilim ve ameline değer vermesi anlamında kullanılmışsa o zaman başka. Ama bu hâliyle bu ifâdelerin gerçek tasavvufla irtibâtı söz konusu olamaz. İlme değer vermeyen bir tasavvuf anlayışı bozulup kokuşmaya mahkûmdur.

Dipnotlar:

[1].     en-Necm, 53/38.

[2].     en-Necm, 53/39-40.

[3].     ez-Zilzâl, 99/8-9.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları