İnsanlığın Öğretmeni

EZCÜMLE

Gönülleri sevgiyle, akılları bilgiyle doyurmayı; öğretmen ve öğrenci sevgisini cihana duyurmayı amaç edinenler, buyursunlar.

Fikir güneşi doğsun, bilgi ışığı yağsın. Diller Allah’ı ansın, ufkumuz aydınlansın. Gönülleri sevgiyle, akılları bilgiyle doyuralım; böylece doğru ile yanlışı ayıralım. Öğretmen ve öğrenci sevgisini cihana duyuralım, sözü çok uzatmadan sohbete buyuralım.

- “Bilenler kapına koşar,/ Sen büyüksün öğretmenim.” desem, nasıl devam edersiniz akıl kardeş?

- Hiçbir şeyi bilmeyen ve tanımayan çocukken anne sütüyle beslendim ve hayata tutundum. Hem annemim hem babamın ilgisi ve desteğiyle büyüdüm. Bildiklerini bana öğretmeye çalıştılar. Allah onlardan razı olsun! Bedenimi besliyorlardı ama belli bir yaşa gelince aklımı doyurmada zorluk çekmeye başladılar.

- Bunu anlayınca da elimizden tutup bizi okula götürdüler.

- Aynı öyle oldu nefis kardeş. Bir insan için en büyük nasip, iyi bir öğretmenle karşılaşmasıdır, demiş ârifler. Benim de herkes gibi anne şefkatini yüreğinde taşıyan bir öğretmenim oldu. Tanımadığım harflerle beni tanıştırdı; bilmediğim kelimelerle dost oldum.

- Aman Allah’ım! Ne çok bilgi varmış! Tarih, coğrafya, matematik, geometri, dil bilgisi…

- Hiç deme nefis kardeş! Bütün bunları öğrendikçe fazla bir şey bilmediğimi anladım. Çünkü bilgi ışığı vurdukça insanın karanlık bölgeleri ortaya çıkıyor. Beyin bir donanım, akıl onun programı, öğretmense bu programı çalıştırmayı bize öğretendir.

- Buyurasın gönül kardeş!

- Anne ve babamız, bizleri yemeyip yedirdi, giymeyip giydirdi. Öğretmenlerimiz de bize bilgi taşımak için gece gündüz karınca sabrıyla çalıştılar. Ailemiz dışımızı ve gönlümüzü süsledi, öğretmenimiz aklımızı süsledi. Yani ikinci anne ve babamız da onlar oldular. İstediğimizde bilgi, istediğimizde sevgiyle beslediler bizi.

- “Önde sendin hep kılavuz,/ Ardından yürürdü Yavuz./ Senden aldı insanlık hız.” desem ne söylersiniz akıl kardeş?

- Çok doğru derim azizim! Evet, akıl olarak bazı şeyleri kendi kendimize bulabiliriz. Fakat bu, yıllarımızı alır. Öğretmenler, kitap aracılığıyla insanlığın bugüne kadarki birikimini bize ulaştırıyorlar. Bu bilgileri temel yapınca üzerine yeni bilgiler eklemek kolaylaşıyor. Bu durum, hayatımıza ve ilerlememize hız katıyor.

- Buyurasın nefis kardeş!

- Ben de öğretmenlerime çok şey borçluyum. “Ben” yazmayı, yok yok “Ben” demeyi onlardan öğrendim. Matematiği bilmesem alışveriş yaparken ve paracıklarımı hesap ederken ne yapardım? Öğretmenler çarpmayı anlatırken insanları çarpıp para kazanmayı düşündüm. Bölmeyi hiç sevmedim. Hele de “Yüz liran var. Yarısını arkadaşına verirsen geriye ne kalır?” sorusundan hiç hoşlanmadım. Paramı niye ikiye bölüp yarısını arkadaşıma vereyim kardeşim?

- Nefis çok kızdı, siz buyurun gönül dostum!

- Bazı insanlar bir sınıfın, bazıları bir okulun, bazıları da bir milletin öğretmeni olurlar…

- Yine uçuk kaçık yorumlara başladın azizim!

- Açıklayayım o zaman nefis kardeş: İlkokul öğretmenleri bir sınıfın, ortaokul ve lise öğretmenleri bir okulun, ilim insanları ve sanatçılar da bir milletin öğretmeni olurlar. Hatta sadece bir kişinin öğretmeni olup tarihe yön verenleri unutmayalım!

- Bu sefer gerçekten hayal âleminde uçmaya başladın gönül kardeş!

- Dinle ve öğren ey nefis! Akşemseddin, II. Mehmet’in öğretmeni olup onu Fâtih yapmış; İbni Kemal, Sultan Selim’in öğretmeni olup onu Yavuz Sultan Selim yapmış. Osman Gazi’nin hocası Şeyh Edebali’yi bilirsiniz. Tabii Yunus üstadımızın hocası Tapduk Emre’yi söylemezsek misallerimiz eksik kalır.

- Ne dersin nefis kardeş, gönül dostumuz uçuyor mu yoksa söyledikleri tarihî gerçekler mi?

- Bırak ya akıl dostum! Tamam, bunlar doğru ama birazdan uçuşa geçer. Aha da şuraya yazıyorum!

- Devam eder misiniz gönül dostum!

- Evet, bir de insanlığın öğretmenleri vardır…

- Demedim mi uçacak diye? İşte kanat çırpmaya başladı…

- Lütfen nefis kardeş! Gönül dostumuz sözünü tamamlasın, sonra tenkit edersiniz!

- Dostlar, güneş ve ay tutulması olduğu gibi bazı zamanlar insanlar da akıl ve gönül tutulması yaşar. Bütün dünya zifirî karanlığa teslim olur. Kâinatı ve insanlığı yaratan Allah bu karanlığın dağılması için peygamberler gönderir. Onlar da rahmet güneşi gibi doğar ve karanlığın zincirlerini paramparça ederler. Normal öğretmenler, öğrencinin sahip olduğu yeteneği geliştirirler. İnsanlığın öğretmeni olan peygamberler, bir insandan yeni bir insanın ortaya çıkmasına sebep olurlar. Tabii Allah’ın yardımıyla.

- Bu nasıl olur efendim?

- Şöyle olur akıl kardeş: Peygamberler, Allah tarafından seçilmiş öğretmenlerdir. Allah onları mucizelerle destekler. Bunun sonucunda kızlarını diri diri gömen Ömer’den adalet timsâli Hazreti Ömer (r.a.) ortaya çıkar. Normal bir insandan, sadakatin ve cömertliğin timsâli Hazret-i Ebubekir (r.a.) insanlığın semasında yıldız gibi parlar. Bir çocuktan Allah’ın aslanı Hazreti Ali (r.a.), yine başka bir insandan Hazreti Osman (r.a.) ortaya çıkar.

Yüce Mevlâ, normal öğretmenlerimize ve insanlığın öğretmenlerine saygılı olmayı, onların nurlu izinden gitmeyi cümlemize nasip eylesin!

İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ

Yüce Hak’tan bilgileri

Aldın canım Peygamberim.

İnsanlığın öğretmeni

Oldun canım Peygamberim.

***

Vahiy çiçeğini deren,

Bize hediye getiren,

Tutup cennete götüren

Eldin canım Peygamberim.

***

Senden gelen kucak kucak

Muhabbetle tüter ocak.

İnsanlığa tutunacak

Daldın canım Peygamberim.

***

Oldun bize güzel örnek,

Sözlerine hayran melek,

Kalbimizde çiçek çiçek

Güldün canım Peygamberim.

***

Cehalet kurmuştu tuzak,

Şükür Seni gönderdi Hak.

Bize öğretmen olarak

Geldin canım Peygamberim.

Kaynak: Bestami Yazgan, Altınoluk Dergisi, Sayı: 440