İnsanı Küfre Götüren Söz ve İşler

Allah`a İman

Mü’minlerin şiârı; hayra anahtar, şerre kilit olmaktır. Yani Allah yolunda, hakkın ve hayrın yücelmesi için çalışmak kadar, şeytânî ve nefsânî çirkinliklere dur demek, şer ve bâtıla mânî olmak da îmânın bir gereğidir.

Allâh’ın yasaklarının açıkça çiğnendiği bir yere davet edilen bir mü’min, davet eden kim olursa olsun, Allah için buğzun gerektirdiği tavrı göstermelidir. Zira âyet-i kerîmedeki îkaz çok açık ve nettir:

“O (mü’minler) ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.” (el-Mü’minûn, 3)

Yani mü’minlerin, boş ve yararsız şeylerden bile yüz çevirmeleri emrolunmuşken üstelik bir de Allâh’ı gazaplandıracak mâhiyetteki davetlere iştirak etmeleri aslâ düşünülemez. Böyle bir durumla karşılaşan bir mü’min, münâsip bir lisanla îkaz vazifesini yerine getirmelidir. Eğer îkaz edilen kimse:

“–Yâhu bu çağda artık böyle şeylere takılmamak lâzım, siz de aşın bunları...” gibi âmiyâne ve beylik lâflarla Allâh’ın emirlerini hafife alırsa, -ki bu tip sözlerin ucu küfre kadar gider- artık onun davetine katılmayıp Allah için bir reaksiyon göstermek îcâb eder. Zira mü’minler, yaşadıkları her zaman ve mekânda Allâh’ın şâhitleridirler.

Nitekim âyet-i kerîmede buyrulur:

“İşte böylece sizin insanlığa şâhitler olmanız, Rasûl’ün de size şâhit olması için sizi mûtedil bir millet kıldık...” (el-Bakara, 143)

BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASI

Yine, meselâ girilen bir ticârî müessesede, kötülüklerin anası olan içkinin satılmakta olduğu görülürse, oradan alışveriş yapmadan çıkılmalıdır. Oranın sahibi, içki sattığı için en azından bâzı müşterilerini kaybettiğini de anlamalıdır. Bu îman reaksiyonunu bütün menfîliklere karşı tatbik etmek îcâb eder.

Zira yanlışa duyulan nefreti izhâr etmek, o yanlışı işleyenlerin ruhlarında, kurtuluş ve ıslahları yönünde müsbet bir iz bırakır. Bu müsbet tesirler arttıkça, o kişinin de hatâsını anlayıp hakka ve hayra yönelmesi umulur.

Fakat Allâh’ın yasaklarının çiğnenmesine karşı lâkayd kalınırsa, üstelik bir de hoşgörülürse, artık bunlara meyletmek, gâfil ve günahkâr kimselere tatlı bir mûsikî nağmesi gibi, hoş, tabiî ve normal gelir. Günâha yöneliş artar. Günâhın ezikliğini hissetmek bir yana, insanı günâhıyla övünecek kadar şaşkınlaştırır.

ÂMEL EKSİKLİĞİNİN GÖSTERGESİ

Üç kuruşluk dünya menfaatleri için günlerce protesto gösterileri, açlık grevleri yapılırken, dînî ve mânevî hususlarda Allah için bir tavır ve reaksiyon gösterememek, ancak gayret-i dîniyye eksikliğinin bir tezâhürüdür.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları