İnsandan İnsana Geçen Hâller

Cemiyet Hayatımız

Hazreti Mevlânâ “hâl, sârî” yani “insandan insana geçici” olduğundan; iyi insanla beraberlik iyi tesire, kötü insanla beraberlik de kötü tesire mâruz kalmaya sebep olduğunu anlatıyor.

Mesnevî'de Herkesin, her şeyin Kendisine muhtaç olduğu, lâkin kendisinin hiç bir şeye ihtiyacı bulunmayan Allâh’ın tertemiz Zât’ına yemin ederim ki, kötü yılan, kötü dosttan iyidir!”

“Kötü yılan, insanın canını alır. Fakat kötü dost, insanı ateşe atar, yakar yandırır!”

“İnsan, konuşmasa bile, kötü arkadaşından huy kapar! Gönül gizlice onun ahlâkını alır, benimser; onun kötü ahlâkını kendisine ahlâk edinir!”

“Doğruluktan nasibi olmayan, sermayesi bulunmayan arkadaş; sana gölgesini düşürür, senin sermayeni de alır gider!” (c.5, 2634-2637)

İYİ VE KÖTÜ İNSANIN HÂLİ

Yukarıda da söylediğimiz gibi, “hâl, sârî” yani “insandan insana geçici” olduğundan; iyi insanla beraberlik iyi tesire, kötü insanla beraberlik de kötü tesire mâruz kalmaya sebep olur. Bunu bir misâlle anlatan Peygamber Efendimiz:

“İyi ve kötü arkadaşın hâli güzel koku satanla körük çeken (demirci)nin hâline benzer. Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccânen verir ya da sen satın alırsın. (Yahud onunla bulunduğun sürece) onunla güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise ya elbiseni yakar veya körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.” (Buhârî, Zebâih, 31) buyurmuştur.

KÖTÜLERLE ARKADAŞLIK İNSANI NE GİBİ FELAKETLERE SÜRÜKLER?

İmam-ı Rabbânî hazretleri de kötülerle arkadaşlığın insana ne gibi felâketlere sürükleyeceği husûsunda şöyle bir misal vermiştir:

“Kumarbazlarla oturup kalkan kimse belki kumar oynamaz. Böylece kendisini kirlenmemiş hisseder. Ama onlarla bulunduğu müddetçe kumar oynamayı hoş görmeye başlar. Bu ise mânevî yıkımdır.”

Çünkü insanın herhangi bir günahtan korunmak için zarûrî olan böyle bir siper-i sâikayı bilerek veya bilmeyerek terk etmiş bulunması, her ân o günaha düşme tehlikesini de beraberinde getirir. Zîrâ ham ve nâdân kişilerle beraberlik, nihayetinde onlara “zihnî yakınlık” peydâ eder. Bu yakınlık, zaman içinde “kalbî beraberlik”e döner ve insanı adım adım helâka doğru sürükler.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları