İlimsiz İrfan İrfansız İlim Ziyandır

Abidevi Şahsiyetler

Azîz Mahmûd Hüdâyî Hazretleri’nin ilmî hüviyeti sâ­ye­sinde ulemâdan da birçok mürîdi vardı. Şeyhülislâm Hoca Sâdeddin Efendi, oğlu Es’ad Efendi gibi zâtlar, onun irşad halkasına katılanlardandı.

Hüdâyî Hazretleri tasavvuf, tefsir, fıkıh gibi muhtelif alanlarda otuza yakın eser vermiştir. Kadılık ve müderrislik va­zi­felerini bırakmışsa da, bu onun bir nevî va­zi­fe değişikliği sebebiyledir. Yoksa dîn-i mübîn yolunda ne ilmi bir kenara bırakmak, ne de irfâna meyletmemek doğru değildir. Zira ilimsiz bir irfân ve irfânsız bir ilim, serâpâ ziyandır. Bunun için tasavvufa girdikten sonra:

İlâhî çün halâs ettin müderrislik kazâsından

Visâlin lûtfedip kurtar bizi varlık azâbından

demekle birlikte bizzat şeyhinin emri muvâcehesinde vâizlik va­zi­fesine devam etmiştir. Ayrıca kendisinden önceki büyük sûfîler gibi tefsir ve hadis derslerini de sürdürmüştür. Çünkü o, bunları değil, nefsini terk etmişti.

Hüdâyî Hazretleri’nin yapmış olduğu bu tefsir ve hadis derslerine iştirâk edip de icâzet alan bir hayli talebesi vardır. Halîfelerinden Saçlı İbrahim Efendi ve Filibeli İsmail Efendi de bunlardandır.

Bu meyanda İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri şöyle der:

“Velîler arasında kalem ehli olanlar, peygamberler arasında “rasûl” olanlar gibidir. Hazret-i Hüdâyî de, yazmış olduğu eserleriyle bu rütbeyi hâiz olarak şeyhi Üftâde Hazretleri’ne bir ayna va­zi­fesi görmüştür.”

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013