İki Farklı Nimet: Zenginlik ve Fakirlik

Cemiyet Hayatımız

Zenginlik, Aziz ve Celil olan Allah’ın sevgisine bağlanmak ve bu sevgi ile bütünleşmektir. Fakirlik ise, Allahü Teâlâ’dan uzaklaşmak ve kendini ondan gayrı varlıklarla zengin saymaktır. İki halde de Allah'ın yolunda olmak mümkün...

Rasûl-i Ekrem sallallahü aleyhi ve sellem buyurur:

Abdullah ibni Abbas (r.a)’den

– Hiçbir kulun kalbinde dünya muhabbeti yerleşmesin ki, onun kalbine üç şey yapışmasın. Her halde ve muhakkak o üç şey kalbine yapışıp işgal eder:

Mezkûr üç şeyden birisi, bir meşguliyet ki, dert ve meşakkat kendisinden ayrılmaz.

İkincisi: “Öyle bir fakru faka, yokluk korkusu kalbine yapışır ki, gınası mümkün değildir.”

Yani dünya şöhreti ve mal hırsı kalbinden çıkmaz. Halbuki asıl zenginlik, kalbin zenginliğidir. Mal bolluğu kalbin istiğnasını izale etmez.

Üçüncüsü: Ehl-i kanâat gerçi aç ve çıplak da olsa zengindir. Hâris olan kimse, dünya ve mâfihânın maliki de olsa gene fakirdir.

Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu:

– “Kalbî ve ruhî olan hastalık küfre yakın bir sıfatdır.”

Şeyh Sadi Şirâzi -kuddise sirruh- buyurur: Mal, ömrü huzur içinde geçirmek içindir. Ömür, mal ve servet toplamak için değildir.

Gavsu’l-azam Abdülkâdir Geylanî -kuddisesirruh-, hakiki zenginliği ne güzel tarif ediyor. Buyuruyor ki:

Zenginlik, Aziz ve Celil olan Allah’ın sevgisine bağlanmak ve bu sevgi ile bütünleşmektir. Fakirlik ise, Allahü Teâlâ’dan uzaklaşmak ve kendini ondan gayrı varlıklarla zengin saymaktır.

Zengin; Allahü Teâlâ’ya yakın olmak suretiyle kalbî zafer kazanandır.

Fakir ise; Allahü Teâlâ ile kalbî yakınlık sağlayamayan ve bu zaferden mahrum kalandır.

Kim bu zenginliği arzu ederse, dünya sevgisini de, âhiret sevgisini de, dünyadaki ve ahirettekilerin sevgisini de, hülâsa Allah’dan başka her şeyin sevgisini kalbinden çıkarsın. Eşyayı teker teker kalbinden atsın. Orada sadece ve yalnız Allahü Zül Celâl vel Kemâl hazretlerine yer bıraksın!

Şu elinizdeki küçük dünya nimetlerine bağlanıp kalmayınız. Allahü Teâlâ size onları, sadece yolculuk esnasında azıklar olarak yaratdı. Binaenaleyh Allah yolundaki yolculuğunuzda onlardan faydalanınız. Fakat hiçbir zaman onları gaye olarak görmeyiniz. Onlar gaye değildir. Yolculuk esnasında kullanılacak vasıtalardan ibaretdir. Allahü Teâlâ size dünya nimetlerini, O’na giden yolda ziyafetler vermeniz, ve onlarla Allah yoluna delâlet etmeniz için ihsan buyurmuştur. İlmi de onunla amel etmeniz ve ışığı ile doğru yolu bulmanız için vermiştir.

Kaynak: Âile Saâdeti, Sâdık Dânâ, Erkam Yayınları