İçtiğimiz Bir Bardak Suyun Tefekkürü

TEFEKKÜR

İçtiğimiz bir bardak suyu nasıl tefekkür etmeliyiz?

Kâinatta sergilenen ilâhî kudret akışlarını tefekkür edip de hayran kalmamak mümkün mü?

SUYU TEFEKKÜR

Meselâ içtiğimiz bir bardak suyu düşünelim:

Su, 2 hidrojen 1 oksijenden oluşuyor; biri yanıcı, diğeri yakıcı. Hâlbuki Cenâb-ı Hak, o su ile bütün mahlûkata hayat bahşediyor.

Bu bir bardak su, Dünya kurulduğundan bu yana, acaba kaç sefer yer ile gök arasında gitti-geldi. Yeryüzüne indi; insanların ve hayvanların vücudundan geçti, kan oldu, gözyaşı oldu, idrar oldu, çamurlandı, kirlendi. Nihayet Güneşʼin harâretiyle buharlaştı, rüzgârlar onu semâda diyar diyar gezdirdi. Böylece âdeta filtreden geçti, arındı, temizlendi, saf ve berrak bir bulut oldu. Bazen yağmur damlası, bazen dolu, bazen de kar tanesi hâlinde yine yeryüzüne “rahmet” olarak indi. Tekrar birçok mahlûkâtın, toprağın, sebzelerin, meyvelerin içinden geçti…

Velhâsıl, sadece içtiğimiz bir bardak suyun bile Dünya yaratıldığından bu yana semâ ile yeryüzü arasındaki bu devr-i dâimi acaba kaç defa gerçekleşmiştir? Bunu tespit edebilmek bile, beşer tâkatinin üzerinde bir keyfiyettir. Bir bardak suyun bütün mâcerâsı yazılabilseydi, sadece bu bile ciltler dolusu kitap olurdu…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Müslümanın Gönül Dünyası, Erkam Yayınları