İbrahim Suresi 36. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

İbrahim Suresi 36. ayeti ne anlatıyor? İbrahim Suresi 36. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

İbrahim Suresi 36. Ayetinin Arapçası:

رَبِّ اِنَّهُنَّ اَضْلَلْنَ كَث۪يرًا مِنَ النَّاسِۚ فَمَنْ تَبِعَن۪ي فَاِنَّهُ مِنّ۪يۚ وَمَنْ عَصَان۪ي فَاِنَّكَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

İbrahim Suresi 36. Ayetinin Meali (Anlamı):

“Rabbim! Bu putlar, insanların pek çoğunun yoldan çıkmasına sebep olmaktadır. Bundan böyle kim bana uyarsa şüphesiz o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, elbette ki sen çok bağışlayıcısın, engin merhamet sahibisin!”

İbrahim Suresi 36. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ önceki âyetlerde genel olarak bütün insanlığa lütfettiği nimetleri ha­tırlatmıştı. Burada ise, Hz. İbrâhim’in duasını kabul etmek suretiyle husûsi olarak Mekkelilere vermiş olduğu nimetleri hatırlatır ve bu nimetlere şükretmeleri­ni ister.

İbrâhim (a.s.), şirk inancıyla ve putlarla mücâdelesiyle marûf bir peygamberdir. Bu sebeple duasının başında Mekke’yi emin bir belde kılmasını talepten sonra kendini ve evlatlarını putlara tapmaktan uzak tutmasını istemiştir. O putperestlik anlayışının insanlar arsında çok yaygın olduğunu bildiğinden, bunun çocuklarına bulaşmaması için önceden Allah’a sığınmıştır.

Çeşitli putlar vardır. Bunların hepsi insanı Hak’tan uzaklaştırır. Meselâ nefsin putu dünyadır. Kalbin putu âhirettir. Ruhun putu yüksek derecelerdir. Sırrın putu yakınlığa erişme isteğidir. Hafînin putu ise mükâşefe, müşâhede ve çeşitli kerâmetlere meyletmektir. Şu halde gerçek tevhide erebilmek için bunların hepsinden uzaklaşmak lâzımdır.

Burada dikkat çeken bir husus şudur: İbrâhim (a.s.), kendisine karşı çıkanlardan bahsedince onların helâki ve azâbı için dua etmemiş, bilakis Cenâb-ı Hakk’ın bağışlama ve merhamet sıfatlarını zikrederek, âdetâ onların bağışlanmasını istemiştir. Bu Hz. İbrâhim’in tüm insanlara duyduğu şefkat ve merhametin bir göstergesidir. Nitekim melekler Lut kavmini helak etmek üzere yola çıktıklarında yine İbrâhim (a.s.), onlar için dua etmeye başlamış; hakkında: “...İbrâhim Lût kavmi hakkında elçilerimizle tartışmaya başladı. Gerçekten de İbrâhim olabildiğince yumuşak huylu ve sabırlı, çokça âh edip inleyen ve kendisini tamâmen Allah’a vermiş birisi idi” (bk. Hud 74-75) buyrulmuştur. Aynı şekilde Îsâ (a.s.) da çok yumuşak kalpliydi. Hatta Allah ona, kendisine uyanların doğru yoldan saptıklarını gösterdiğinde yine de onlar için şöyle dua edip yalvaracaktır: “Onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan muhakkak ki sen kudreti dâima üstün gelen, her işi ve hükmü hikmetli ve sağlam olansın.” (Mâide  5/118) Merhamet ummanı olan Allah Resûlü (s.a.s.) Efendimiz de, bütün insanlara olan sevgi ve şefkatinin bir işareti olarak ve onların hidâyet ve bağışlanmalarını dileyerek gece sabaha kadar Hz. İbrâhim’in ve Hz. İsa’nın yukarıda geçen niyazlarını ihtivâ eden ayetleri okumuştur. (Nesâî, İftitâh, 79; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 156)

İşte bütün âlemlere, tüm insanlığa rahmet olan Efendimiz (a.s.)’ın dünyayı teşriflerinin temellerinin atıldığı zaman ve zemine işaret etmek üzere buyruluyor ki:

İbrahim Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

İbrahim Suresi 36. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...