Hz. Mevlânâ Hakikatten Uzak Kalanlara Sesleniyor

Tasavvuf

Hz. Mevlana, Yunus Emre Hazretleri peygamberlerin ve evliyânın hakîkatinden uzak kalmış, onlardan feyz alamamış, esrâr-ı ilâhîden nasipsiz olan ve şekilden öteye gidemeyen kimselere sesleniyor…

Peygamberlerin ve evliyânın hakîkatinden uzak kalmış, onlardan feyz alamamış, esrâr-ı ilâhîden nasipsiz olan ve şekilden öteye gidemeyen kimseler için Mevlânâ -kuddise sirruh- şöyle buyurur:

“Sen, solmuş ve çürümüş bir gönlü teneşir tahtasına yatırıp taraf-ı ilâhîye götürüyorsun!..”

“Cenâb-ı Hak sana buyurdu ki:

«Ey küstah ve cür’etkâr! Burası kabir midir ki, huzûruma ölü bir kalp getiriyorsun?!.»

«Git de huzûruma esrâr-ı ilâhî ile diri olan bir gönül getir ki, dünyânın yeşillik ve gülistanlığı onun sâyesindedir...»”

Bu nükte dolayısıyla Yûnus Emre şöyle der:

Ben gelmedim dâvî için,

Benim işim sevî için,

Dostun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldim...

Mevlânâ -kuddise sirruh-, insanın bu incelik ve hassâsiyete kavuşabilmesi için rûhî terbiyenin zarûrî olduğunu birçok beytinde tekrar eder. Meselâ bir beytinde:

“Kanatları henüz teşekkül etmemiş bir kuş yavrusu, uçmaya kalkışacak olsa düşer ve yırtıcı bir kedinin lokması olur... Kanatları teşekkül edince de yükseklere zahmetsizce uçar...” buyurur.

Diğer bir beytinde de maddî yüksekliğin, sırf hendesî bir gerçekten ibâret olduğunu, rûhî olgunluğun yanında çok cüce kaldığını şöyle ifâde eder:

“Göklerin sûret yüksekliği vardır. Fakat mânevî yükseklik ve hakîkî ulviyet, temiz olan ruhlara mahsustur...”

“Yüksekliğin sûreti cisimlerdedir. Cisimler ise, mânâya nisbetle isimden ibârettir...”

Yâ Rab! Kalplerimizi, Kur’ân-ı Kerîm’in nûrundan, Habîb’inin ve velîlerinin muhabbetinden ayırma!.. Âmîn…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahçesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları