Hz. Ali’nin (r.a.) Sözleri

Sahabiler

İlk Müslümanlardan, Hulefâ-yi Râşidîn’in dördüncüsü Hz. Ali’nin (r.a.) hikmetli sözleri.

Hazret-i Ali’den radıyallahu anh hikmetli sözler...

HZ. ALİ’NİN (R.A.) HİKMETLİ SÖZLERİ

“Size Resûlullah’tan bir hadis, bir söz ve bir durum rivâyet edildiğinde, Allah Resûlü’nün hidâyet, salâh ve takvâ îtibariyle bundan daha üstün ve daha ötede olduğunu bilin!”[1]

***

“İki nîmet vardır ki beni hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemiyorum: Birincisi, bir kimsenin, ihtiyacını karşılayacağımı ümit ederek bana gelmesi ve bütün samimiyetiyle benden yardım istemesidir. İkincisi de, Allah Teâlâ’nın, o kimsenin arzusunu benim vâsıtamla yerine getirmesi yahut kolaylaştırmasıdır. Bir Müslümanın sıkıntısını gidermeyi, dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim.[2]

***

“Ey dünya! Bana kastın mı var, yoksa bana hasret misin? Heyhât! Heyhât! Benden başkasını aldat! Seni dönüşü olmayan üç talâkla boşadım. Zira senin ömrün kısa, vaziyetin kötü, kıymetin azdır. Âh! Azık az, sefer uzun ve yol ıssız! Âh! Âh!”[3]

***

“Dünya arkasını dönmüş gidiyor. Âhiret ise yüzünü dönmüş geliyor. Her birinin kendine has evlâtları (tâlipleri) vardır. Siz âhiretin evlâtları olun, dünyanın evlâtlarından olmayın! Bugün amel işleme günüdür, hesap yoktur. Yarın ise hesap vardır, amel işleme imkânı yoktur.[4]

***

“Nîmetin tamamına erişmek, İslâm üzere ölmektir.”[5]

***

“Dünyanın dokunuşu yumuşak fakat zehiri öldürücüdür.”[6]

***

“İnsanlar uykudadırlar, öldüklerinde uyanırlar.”[7]

***

“Dikkat edin! Ben cennet gibi insanı hayrette bırakan başka bir şey görmedim, onu isteyen insanlar uyuyorlar, geceleri teheccüde kalkıp ibâdet etmiyor, uykularından fedakârlıkta bulunup Allah yolunda koşturmuyorlar. Cehenem de aynı şekilde beni hayrette bırakıyor, ondan kaçtığını söyleyen insanlar da yine uykularından vazgeçemiyorlar!”[8]

***

“Beni en çok endişelendiren iki tip adamdır: Hayâsız âlim ile câhil sofu!”[9]

***

“Hayat iki günden ibârettir. Bir gün lehine, bir gün de aleyhinedir. Gün lehine olduğunda şımarma, aleyhine olduğunda da daralıp feryad ü figan etme!”[10]

***

“Otururken veremeyen kalkınca da veremez.”[11]

***

“Kim sözünün de amelleri arasında sayılacağını bilirse az konuşur, sadece kendisini ilgilendiren mühim mevzularda söz söyler.”[12]

***

Allah katında insanların en takvâlısı ol. Kendi nazarında insanların en kötüsü ol. İnsanlar arasında tevâzû sahibi biri ol![13]

***

Amellerin en zoru şu dört haslettir:

1) Öfke anında karşındakini affetmek.

2) Darlık zamanında cömertlik yapmak.

3) Yalnızken ve tenhâlarda iffetli davranmak, günahtan korunmak.

4) Korktuğu veya menfaat beklediği kişiye karşı hakîkati söylemek.[14]

***

“Âfetlerin başı, lezzetlere düşkünlüktür.”

***

“Bir tek günah bile çok, bin tâne tâat ve ibâdet bile azdır.”

***

“Eğrinin gölgesi de eğri olur.”

***

“Kişinin kıymeti istek ve arzularının kıymeti kadardır.”

***

“İnsanlarla öyle oturup kalkın ki; öldüğünüzde size ağlasınlar, hayatta iken size hasret duysunlar.”

***

Hazret-i Ali’nin Mısır’a vali tayin ettiği Mâlik bin Hâris’e yazdığı emirnâmede yer alan şu hususlar, her asra hitâb eden çok mühim hakîkatleri dile getirmektedir:

“İnsanlara, canavarın sürüye bakması gibi bakma! Onlara karşı kalbinde sevgi, merhamet ve iyilik duyguları besle! Çünkü istisnâsız bütün insanlar ya dinde kardeşin ya da yaratılışta eşindir. İnsanlar hatâ edebilir, başlarına iş gelebilir. Düşenin elinden tut, kendin için Allâh’ın affını istiyorsan, sen de insanları affet, onları hoş gör ve bağışla! Allâh’a karşı asla küfrân-ı nîmette bulunma! Affından dolayı asla pişmanlık duyma! Verdiğin cezadan dolayı da sevinme!”

***

“Her ne kadar temiz bir niyetle ve insanların faydası için yaptığın bütün çalışmalar Allah rızâsı içinse de, sen yine de vakitlerinin en hayırlısını Allah ile kendi arandaki işler için ayır! Sırf Allah rızâsı için edâ edeceğin ibâdetlerin en mühimi de Allâh’ın zâtına mahsus olan farzlardır. Gecende ve gündüzünde, bedenindeki Allâh’a ait kulluk hissesini ayır ve seni yüce Rabbine yaklaştıran bu ibâdetleri her ne pahasına olursa olsun eksiksiz yerine getir!..”

***

“Diken tohumları ekilen bir tarladan, gül desteleri derlenemez.”

***

“Alçakça söylenen bir söze karşılık vereyim deme, çünkü o sözün sahibinde onun gibi daha nice düşük sözler vardır. Cevâbınıza yine onlarla cevap verirler.”

***

“Cahil ile sakın latîfe etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar.”

***

“Allah Teâlâ dînini yaşayan kişinin dünyasını da güzelleştirir.”

***

“Fazîlete yükselmek güç, rezalete alçalmak kolaydır.”

Dipnotlar:

[1] Ahmed, I, 122. [2] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, VI, 598/17049. [3] İbn-i Abdi’l-Berr, el-İstîâb, III, 1108. [4] Buhârî, Rikāk, 4. [5] Beydâvî, Envâru’t-Tenzîl, I, 201, [Bakara, 150]. [6] Râzî, Mefâtîh, [Âl-i İmrân, 185]. [7] Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 312/2795. [8] Bâkıllânî, İ’câzü’l-Kur’ân, s. 144. [9] Bursevî, Rûhu’l-Beyân, [Âlu İmrân, 80]. [10] Neysabûrî, Mecmau’l-Emsâl, Beyrut, ts., II, 454. [11] Neysabûrî, II, 454. [12] Neysabûrî, II, 454. [13] İbn-i Hacer, Münebbihât, s. 7. [14] İbn-i Hacer, Münebbihât, s. 18.