Hz. Ali (r.a.) Hendek Savaşı’nda Amr’ı Nasıl Öldürdü?

Sahabiler

Hz. Ali (r.a.) Hendek Savaşı sırasında hendeği aşıp Müslümanların karşısına çıkan azılı müşrik Amr b. Abdud’u nasıl öldürdü?

Hendek (ahzâb) harbinden bir sahne... Muharebe esnasında Medine-i Münevvere’nin etrafına hendek kazılı bulunduğundan, iki ordu birbiriyle çarpışmayıp, ok atışmakda idiler.

Fakat Amr İbn-i Abdud, İkrime bin Ebû Cehil, Hubeyre bin Ebî Vehb, Nevfel bin Abdullah, İbn-i Muğîre, Hazret-i Ömer’in biraderi Dırar İbn-i Hattab ve Mirdas bin Muharib atlarını zorlayıp hendeğin dar bir mahallinden Medine’nin içine atladılar.

AMR B. ABDUD’UN MÜSLÜMANLARA MEYDAN OKUMASI

Bunlardan Amr bin Abdud arkadaşlarından ayrılıp atını ileri sürerek er istedi. Amr pek çok vak’alar görüp geçirmiş, yalnız başına nice cemiyetleri dağıtmış, akranı olmayan bir bahadır ve silahşörlükte mahir bir süvariydi. Ashâb kabileleri Amr’ı bir bölük süvariye mukabil tutarlardı. Onunla dövüşmek, arslan ile pençeleşmek gibi olduğundan, buna karşı kimse cesâret edip varmaya rağbet edemedi.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem’in arslanı Hazret-i Ali:

“Ona karşı ben çıkarım yâ Rasûlallah” dediğinde: Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

“Sen dur ya Ali, gelen Amr’dır.” Amr tekrar ehl-i İslâm’a meydan okudu:

“İçinizde mübârezeye çıkacak er yok mudur? Hani sizin ölünüze tayin ettiğiniz Cennet nerede?”

Ali radıyallahu anh tekrar çıkmak istedi. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem yine ruhsat vermedi. Amr ise iyice şımarmıştı:

“Er meydanına çıkacak kimse yok mu?” diye bağırdı. Onun üzerine Hazret-i Ali:

“Amr da olsa çıkarım Yâ Rasûlallah” diyerek yerinden kalktı. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, kendi zırhını ona giydirdi. Zülfikar namındaki kılıncını onun beline kuşattı. Ve:

“Ya Rab! Amcam Ubeyd, Bedir’de ve amcam Hamza Uhud’da şehit Yanımda bir Ali kaldı. Sen onu muhafaza et, beni yalnız bırakma!” diye dua etti.

HZ. ALİ’NİN (R.A.) AMR B. ABDUD’U ÖLDÜRMESİ

Ali radıyallahu anh piyade olarak meydana çıkıp Amr’a doğru vardı. İki ordu halkı temaşaya durdu. Ali radıyallahu anh, evvela Amr’ı dini İslâm’a davet eyledi. Amr kahkaha ile gülerek:

“Bu ağızla bir kimsenin karşıma çıkacağı hatırıma Sen kimsin hele söyle bakayım?” diye sordu. O da:

“Ali bin Ebî Talib’im!” diye cevap verdi.

“Senin amcaların içinde meydana çıkacak, yaşlı başlı biri yok mu? Biraderzâdem senin ağzın hâlâ süt kokar. Ben senin babanla pek çok vakit karındaş gibi görüştüm, şimdi senin kanını dökmek bana güç gelir” dedi.

Hazret-i Ali radıyallahu anh:

“Evet ama ben senin kanını dökmekle mahzûz olurum. Fakat sen de atından inip benim gibi piyade olmalısın” buyurdu.

Bu söz Amr’ın hamiyeti cahiliyyesine dokundu. Pek ziyade öfkelendi. Ve hemen atından indi. Saika gibi Hazret-i Ali’nin üzerine hücum etti. O, da kalkanını karşı tuttu. Amr öyle hiddet ve şiddet ile kılınç vurdu ki Ali’nin kalkanını iki parça etti. Ve başını biraz yaraladı. Nöbet Hazret-i Ali’ye gelince, Zülfikarla bir vuruşta Amr’ı katl ve idam eyledi. Amr’ın mübareze meydanında düşüp kalması, mü’minleri fevkalâde memnun; müşrikleri de pek ziyade dilhûn etti. (içleri kan ağladı.) Ebû Süfyan:

“Bugün bizim için bir hayırlı iş yok” diyerek hendek başından çekilip ordugâhına gitti.

Bundan sonra, ehl-i İslâm’a karşı, birleşen hizipler arasında korku ve tefrika (dağılma) uyanmış, bu sırada çıkan şiddetli bir fırtına, düşmanın çadırlarını söküp eşyalarını ve teçhizatını alt üst etmiş ve perişan olarak dağılıp gitmişlerdi. (Hayatü’sSahabe 2/546, Hadislerle Müslümanlık)

Kaynak: Sâdık Dânâ, İslam Kahramanları 1, Erkam Yayınları