Hutbenin Toplumsal Yönü ve Dinimizdeki Yeri

Sorularla İslam

Cuma hutbesi sadece bir ibadet değil, aynı zamanda Müslümanların ortak sesi ve gündemidir. Dr. Mehmet Büyükmutu, hutbenin hem dinî hükmünü hem de toplumsal işlevini açıklıyor.

Hutbe, cuma namazının sıhhat/geçerlilik şartlarından biridir. Cuma namazını özel ve seçkin yapan, diğer namazlardan ayıran temel umde ve esas unsurdur. Cuma suresinde ifade edilen “Namaz için çağrıldığınızda Allah’ın zikrine yönelin” (Cum’a/62-9) ayetindeki “zikirdir.”

Fıkhî açıdan mezheplerin çoğunluğu hutbeyi iki rekâtlık namaz mesabesinde bir ibadet olarak değerlendirmekte ve bu sebeple hayrı söylemek veya yanımızdakini ikaz etmek maksadıyla dahi olsa “sus” bile demek caiz görülmemektedir. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) Sahîh-i Buhârî’de geçen rivayetine göre “Cuma günü imam hutbe okurken (yanındaki arkadaşına) “Sus!” dersen, boş konuşmuş (lağv) yani cumanın sevabını kaçırmış, malayani bir söz sarf etmiş olursun.” (Buhârî, Cuma 36) şeklinde açık ikazı bulunmaktadır.

Ayrıca ayette ifade edilen “Allah’ı zikir” sadece bilinen manasıyla Lafzatullâh’ı, yani “Allah” lafzını tekrar etmekten ibaret değildir. Buna bağlı olarak hutbe de “sadece namaz sahih olsun” diye vazife icabı okunan ve kimsenin anlamadığı, kimseyi ilgilendirmeyen açıklamaların olduğu basit metinlerden ibaret değildir. Bilakis Allah Teâlâ'nın emir-nehiylerini, diğer bilmemizi ve yapmamızı istediği hususları anlamak, tatbik etmek ve istişareye açmak da; hülasa İslam ve Müslümanlarla alakalı her şey ayetteki “zikir” kapsamına girer.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v.) o gün veya hafta içinde gelişen birçok mes'eleyi sahâbilerle hutbe vererek istişare etmiş, onları hutbe ile bilgilendirmiştir. Bu sebeple hutbe, Müslümanların birinci manada bilmesi, ilgilenmesi ve dikkat kesilmesi gereken hususları ihtiva eden, Müslümanlar için açık hava toplantısı mahiyetinde olan bildiri, tebliğ ve gündem değerlendirmesidir.

Hutbe, önceki haftanın muhasebesi, sonraki haftanın planlaması mahiyetindedir. Dolayısıyla dini konularla alakalı ortaya çıkarılan ihtilaflara Diyanet’in hutbelerde değinmemesi, insanları sosyal medya vaizlerine, fenomenlere ve yalan-yanlış ve hakikatten-delilden uzak açıklamalarla insanların kafasını karıştıran kimselerin söylemlerine sevk etmektedir. Bu sebeple hutbe gündelik basit siyasi ve geçici gündemin konuşulduğu yer değildir.

Ancak Müslümanların gündemini meşgul eden îtikâdî konuların açıklığa kavuşturulduğu, kurum olarak Müslümanların meşguliyetini dert edinen bir ilmî heyetin mevcudiyetinin hutbeler aracılığıyla hissettirilmesi Müslümanlara güven vermektedir.

Kaynak: Mehmet Büyükmutu, Altınoluk Dergisi, Sayı: 472