Hurafe Ne Demek?

NE NEDİR?

Hurafe: Dinî bilgiler ve kâideler arasına karışmış yanlış, bâtıl inanç. Mânâsız söz gibi anlamlara gelmektedir.

HURAFE KELİMESİNE ÖRNEKLER

Günümüzde de bâzı bölgelerde, Ay ve Güneş tutulması esnâsında namaz kılmak ve duâ etmek yerine davul

çalmak, silâh atmak gibi davranışlar görülmektedir. Bu bid’at ve hurâfeye dayalı bir halk inancı olup İslâm’la hiçbir alâkası yoktur. Yine baykuşun ötüşünü uğursuz sayarak gözyaşı dökmek de aynı yanlış anlayıştan neş’et etmektedir.

*****

Yol Göstermek: Yıldızlar, bulundukları mevkiler sâyesinde yön tespitinde ölçü teşkil ettikleri gibi, ashâb-ı kirâm da kıyâmete kadar gelecek olan bütün ümmete örnek hayatlarıyla rehberlik ederek, toplumları yanlış

fikirlerden ve hurâfelerden kurtarmak için yol göstermektedirler.

*****

Halktan birçok insan, Kur’ân ve Sünnet kültürü bakımından yeterli seviyede olmadıkları için, yanlış şeylerin tesirinde kalabilmektedir. Böylece şer’î bakımdan yanlış olan birtakım fikir, uygulama,

hurâfe ve bid’atler -sanki dindarlık îcâbıymış zannedilerek- câhil kimseler arasında yayılıp kabûl görebilmektedir. Tarihte bâzı tarîkatlerin bozulup istikâmetini kaybetmesi de bundan dolayıdır.

*****

Mâlum olduğu üzere Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nübüvvetinden önce Arabistan kıtası bir fâcia sahrâsı idi. Kavimler arası düşmanlıklar, kan dâvâları, kız çocuklarını analarının yüreklerinden sökerek diri diri toprağa gömmeler, zinâ, içki, tefecilik, putlara tapma, akıl ve hayâle gelmez türlü hurâfeler, velhâsıl cümle kötülükler bir salgın hâlinde idi. Tevrât ve İncîl’in içi boşaltılarak nefsânî arzulara göre doldurulmuş ve yalnız adları kalmıştı. Cenâb-ı Hak, böylesine bir zulüm ve kasvet girdabında kıvranan topluma hidâyet nûrunu lutfetti. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in nübüvvet nûru ile cihân

bu derin gaflet uykusundan uyandı. Zîrâ O, cihâna hidâyet ve âlemlere rahmetti.