Hûd Suresi 5. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Hûd Suresi 5. ayeti ne anlatıyor? Hûd Suresi 5. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Hûd Suresi 5. Ayetinin Arapçası:

اَلَٓا اِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُوا مِنْهُۜ اَلَا ح۪ينَ يَسْتَغْشُونَ ثِيَابَهُمْۙ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَۚ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ

Hûd Suresi 5. Ayetinin Meali (Anlamı):

Şu hâle bakın, onlar sırf içlerindekini Peygamber’den gizlemek için yan çizer, göğüslerini eğip bükerler. Dikkat edin! Onlar örtülerine büründükleri zaman bile Allah onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sînelerde saklı tutulan bütün gizlilikleri hakkiyle bilendir.

Hûd Suresi 5. Ayetinin Tefsiri:

Âyet-i kerîmenin iniş sebebi olarak rivayet edilen hâdiselerden üçü şöyledir:

        Bu âyet-i kerîme, Resûlullah (s.a.s.) ile karşılaştığında onun sevdiği şekilde davranıp kalbinde, ona karşı menfî duygular gizleyen hoş görünüşlü, tatlı sözlü Ahnes b. Şerîk hakkında nâzil olmuştur. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 271)

        Yine rivayete göre bu âyet, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) ile karşılaştıklarında onunla karşılaşmaktan hoşlanmadıkları için eğilip bükülerek gizlenmeye çalışan, ona arkalarını dönüp elbiseleriyle yüzlerini kapatan ve bu yaptıklarından Efendimiz (s.a.s.)’in haberi olmadığını sanan bazı kâfirler hakkında nâzil olmuştur. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XI, 236-238; Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, XI, 209)

        Müşriklerden bir grup: “Muhammed’e düşmanlık üzere kapılarımızı kapatıp örtülerimizi salıversek, elbiselerimize bürünsek ve göğüslerimizi büküp gizlensek Muhammed bizim kendisine düşman olduğumuzu nereden bilecek!?” demişlerdi. Bunun üzerine Allah Tealâ, onların gizledikleri bu düşmanlıklarını haber vermek üzere bu âyet-i kerîmeyi inzâl buyurdu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XVII, 148)

Zikredilen bu hâdiselerden de anlaşıldığı üzere âyet-i kerîme, müşriklerin, Resûlullah (s.a.s.)’in Rabbinden getirdiği hakikatleri kabul etmediklerini, bu ilâhî davete kulak vermediklerini, Allah ve Rasûlü’nden gizlenmeye ve kaçmaya çalıştıklarını, zaman zaman da dıştan iyi görünüp içten düşmanlık beslediklerini canlandırılmış bir sahne halinde haber verir. Aynı zamanda onların akıl ve kalplerini bâtıl inançlarla örtmüş olduklarına, bu sebeple gerçeklere karşı kapalı ve duyarsız kaldıklarına da işaret eder. Halbuki her şeyi bilen, elbiselerine büründükleri zaman bile içlerinden geçirdiklerinden haberdar olan, hatta sînelerin, kalplerin en derinlerinde yer alan bütün his ve düşüncelere âşinâ olan Allah Teâlâ’dan hiçbir şeyi gizlemek mümkün değildir.[1]

Hatta O, insanlar bir tarafa, yeryüzünde yaşayan ne kadar canlı varsa hepsinin her türlü hallerini çok iyi bilmektedir:



[1] Âyette yer alan ذَاتُ الصُّدُورِ  (zâti’s-sudûr) tabirine “sinelere sahib olan, onları yönlendiren şeyler, kimseler, güçler” mânası da verebiliriz. Çünkü terkipte yer alan “zât” kelimesi “sahip” anlamına gelmektedir. “Sadr” ise vücudun öne çıkan kısmıdır. Bu sebepledir ki yönetimin öne çıkanına “sadrazam” deniyor. Yani sadrazam vitrinde olan kişidir. Bir de onu yönetenler, gizli güçler, klüpler vardır. İşte Allah Teâlâ, Efendimiz (s.a.s.)’e açıkça düşmanlık yapan, ondan göğsünü çeviren, ona sırt dönen kâfirleri bildiği gibi, onlara yön veren, onları idâre eden, yönlendiren, düşmanlığa teşvik eden, arkadan bütün düşmanlıkları planlayan gizli güçlerin hepsini de tüm detaylarıyla bilmektedir.

Hûd Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Hûd Suresi 5. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...