Hıristiyanlık'ta Kitap İnancı Nasıldır?

Din

Hıristiyanlık'ta kitap inancı nasıldır? Hz. İsa'ya (a.s) inen kutsal kitabın ismi nedir?

Hıristiyanlar, kutsal kitap olarak hem Eski Ahid’i hem de Yeni Ahid’i kabul ederler. Eski Ahid yahudilerin kutsal kitabıdır ve hıristiyanlarca da kutsal sayılır. Yeni Ahid ise sadece hıristiyanlarca kutsal kabul edilir.

YENİ AHİD NEDİR?

Hıristiyanlara göre Tanrı ile insan arasında yapılan son ahid Hz. İsa vasıtası ile gerçekleşmiştir. Dolayısıyla son ahdin yazılı belgeleri olan külliyata Yeni Ahid adı verilmiştir. Ancak Yeni Ahid tabiri M. S. 2. yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanmıştır.

Yeni Ahid’i oluşturan kitapların sayısı 27’dir. Bunların 4 tanesi Markos, Matta, Luka ve Yuhanna incilleridir. Rasullerin işleri 1 ve Pavlosun mektupları 14’tür. Genel mektuplar 7, Yuhanna’nın vahyi 1’dir.

Dört incil kendi içerisinde bir takım farklılıklar içermesine rağmen ilk üç incil arasında benzerlikler  bulunduğu için bunlara sinoptik (az-çok birbirine benzeyen) inciller denir. Sinoptiklerin 60-85 yılları arasında yazıldığı, 4. incil olan Yuhanna’nın ise M. 100. yılda yazıldığı kabul edilir. Bunların en eskisi 63-70 yılları arasında yazılan Markostur.

Hıristiyanlara göre Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi 33 yaşında vuku bulduğu göz önünde bulundurulursa en erken yazılan incilin Hz. İsa’dan yaklaşık 30 yıl sonra kaleme alındığı ortaya çıkmış olur.

Hıristiyanlığa göre Hz. İsa hayatta iken kendine gelen vahiyleri ne yazmış ne de başkalarına yazdırmıştır. O kendinden önceki kutsal kitaplara bağlı kalmış; ancak onlara yeni yorumlar getirerek bir ıslahatçı gibi hareket etmiştir. Nitekim Hz. İsa “Sanmayın ki ben şeriatı ve peygamberleri iptale geldim. Ben iptale değil tamamlamaya geldim.”[1] demiştir. Hz. İsa ve havariler döneminde hıristiyanlar, Yahudilikten devraldıkları kitapları kullanmışlardır. Hıristiyanlara göre Hz. İsa yazmadığı ve yazdırmadığı için bu dönemde Yeni Ahid veya inciller söz konusu değildir.

Hz. İsa’nın ölümünden sonra ilk hıristiyanlar Mesih’in yakında geri döneceğini düşünerek onun sözlerini yazıya geçirme gereği duymamışlardır. Ancak Mesih’in gelmesi gecikmiş, İsa’nın yanında bulunup tebliğini anlayanlar zamanla azalmış, bu nedenle önde gelen din adamları çeşitli bölgelerde İsa’nın vaazlarını yazıya geçirmeye başlamışlardır. Böylece her cemaatin kendi inanç ve görüşlerini yansıtan çeşitli inciller ve mektuplar ortaya çıkmıştır.[2]

Hıristiyanlar, İsa’nın bir kitap veya incil getirdiğini kesinlikle kabul etmezler. Bu konuda İslam’ın görüşünden ayrılırlar. Buna ileride mukayese bölümünde değinilecektir. Onlara göre İsa’nın kendisi, ete kemiğe bürünmüş, insan şekline dönüşmüş tanrı kelamıdır. Dolayısıyla bizzat İsa’nın kendisi tanrının insanlara vahyidir. Vahyin mesajı İsa’nın hayatı ve vaazlarıdır.

İncil adı verilen eldeki kitaplar, müslümanların anladığı gibi vahiy değildir. Onlar, ilk devir şakirdlerinin İsa’dan duydukları ve gördüklerinin yazıya geçirilmiş halidir. Onlar, kendileri nasıl inanmışlarsa o şekilde yazmışlardır. Ancak hıristiyanlar, incil yazarlarının Tanrı’nın ve Kutsal Ruh’un himayesi altında bulunduğuna inandıkları için bu yazıların doğruluğuna ve  vahiy mahsulü olduğuna inanırlar.

İlk hıristiyanlar, Hz. İsa’nın sözlerini yazıya geçirmeyip şifahi geleneğe önem verdikleri için Allah tarafından Hz. İsa’ya vahyedilen gerçek incil korunamamıştır. Öte yanladan Pavlus,[3] Hz. İsa’yı  görmediği ve onu dinlemediği halde Hz. İsa’nın hem şahsiyeti hem de fikirleri ile ilgili kendi yorumlarını kaleme alarak değişik hıristiyan cemaatlerine göndermiştir. Böylece Pavlus’un Mektupları Yeni Ahid külliyatının ilk yazılı dökümanlarını oluşturmuş ve onlara kaynaklık etmiştır.

Yüzyılın ortalarına kadar genelde tek bir incilden bahsedilirken daha sonraları pek çok incil oraya çıkmıştır. Bu nedenle 325 yılında İznik’te bir Konsil yapılmış, bu konsilde İsa’nın ilahlığı kabul edilmiş ve onlarca incil ve yüzlerce risale içerisinden İsa’nın uluhiyetini destekleleyecek mahiyette 4 incil ve 23 risale seçilmiştir. Adı geçen konsile 2 binden fazla delege katılmış, bunlardan İsa’nın uluhiyetini reddedenler, dini ve siyasi nedenlerle zorla uzaklaştırılmış, geriye kalan 318 din adamı İsa’nın uluhiyetini kabul etmişlerdır. Böylece İsa’nın uluhiyetini reddeden inciller uydurma (apokrif) kabul edilerek yakılmıştır.[4]

Bu durum, tarih boyunca bir çok hıristiyan düşünürlerin gözünden kaçmamış ve bu maksatla Kitab-ı Mukaddesdeki bu çelikli ve tutarsızlıkları incelemek maksadıyla “Kitab-ı Mukaddes Tetkikleri” dedikleri bir metod geliştirmişler ve ilmî veriler ışığı altında  kutsal bilinen kitapları incelemişlerdir. Bu tenkit metodu hem Eski Ahid hem de Yeni Ahid için uygulanmış, kilise başlangıçta Kitab-ı Mukaddesin tamamen vahiy mahsulü olduğu dogmasıyla çeliştiği için bu tenkit faaliyetlerine izin vermemiş, ancak  Rönesans hareketleriyle birlikte tabbii ilimler hakkında elde edilen ilmi veriler kitab-ı mukaddes bilgileriyle çatışmaya başlayınca kilise de bu faaliyetleri kendi gözetimi altında sürdürmek ve çelişkileri de bir takım tevillerle yorumlamak gayesiyle bu çalışmalara destek vermek zorunda kalmıştır. Özellikle Bacon, Descartes, Hobbes, Spinoza gibi batılı bilim adamları  Kitab-ı Mukaddes’i tenkide dayalı olarak incelemişlerdir.[5] Tüm bunlardan dolayı da batıda değişik mezheplerin ve fikir akımlarının farklı farklı vahiy ve Kutsal Kitap anlayışları ortaya çıkmıştır.[6]

[1] Matta, 5/17.

[2] Ömer Faruk Harman, Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, “Yeni Ahit” md.

[3] Pavlos, önceleri ilk hıristiyanlara karşı aşırı bir düşmandı. Sonradan hıristiyanlığı seçmiştir.

[4] Ömer Faruk Harman, Günlük yaşayış Ansiklopedisi, “İncil” md.; Suat Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Göre Hıristiyanlık, s. 160-164.

[5] Şaban Kuzgun, Dört İncil Farklılıkları ve Çelişkileri, Ankara, 1996,  s. 97-116.

[6] Daha geniş bilgi için bk. Recep Kılıç, Modern Batı Düşüncesinde Vahiy, AÜİF Yay. Ankara 2002.