Her Şey İki Harfin Yan Yana Gelmesiyle Oluverir

İbadet Hayatımız

Cenâb-ı Hakk’a zorluk yoktur. Her şey, iki harfin, «kâf» ve «nûn»un yan yana gelmesiyle, yani Cenâb-ı Hakk’ın; «Ol!» emriyle oluverir. Âciz insan O’nun kudretini tam mânâsıyla idrakten âcizdir. Ancak O’nun sıfatlarının tecellîlerini tefekkür edebilir.

Mikroâlemde bir ilâhî azamet tecellîsi!..

Cenâb-ı Hakk’a zorluk yoktur. Her şey, iki harfin, «kâf» ve «nûn»un yan yana gelmesiyle, yani Cenâb-ı Hakk’ın; «كُنْ / Ol!» emriyle oluverir. Âciz insan O’nun kudretini tam mânâsıyla idrakten âcizdir. Ancak O’nun sıfatlarının tecellîlerini tefekkür edebilir. Hadîs-i şerifte buyurulur:

“Allâh’ın yarattıkları üzerinde tefekkür edin, (yani sıfat tecellîleri, ilâhî azamet akışları ve kudret nakışları üzerinde Cenâb-ı Hakk’ın varlığını ve azametini tefekkür edin.)

Zâtı üzerinde düşünmeyin. Zira siz O’nun kadrini (kıymet ve azametini, O’na lâyık bir sûrette) asla takdir edemezsiniz…” (Deylemî, Müsned, II, 56; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, I, 81)

Ayrıca;

Cenâb-ı Hak, insanın yaratıldığı aslın; çiğnenen toprak, kokmuş çamur, iğrenilip atılan değersiz su gibi maddeler olduğunu bildiriyor ki, insan bir hiçlikten geldiğini idrâk etsin. İnsan bedeni meselâ bir gözyaşından yahut bir değerli madenden değil, kirli bir sudan yaratılmakta. Bu da insanın kibirden kurtulup tevâzu ve hiçlik içinde yaşamasına mühim bir îkāz alâmeti…

İnsan hiç olarak geldi. Tevâzu sahibi olarak dâimâ hiçliğini yaşayacak.

İnsan bedeninin âkıbeti de farklı değildir. O da toprağa verilir ve çürüyüp gider. Nitekim Hak dostları; insanın bedenen «evveli nutfe, âhiri cîfe» olduğunu tebârüz ettirerek, dâimâ hiçlik içinde Allâh’a ilticâ etmenin zarûretini hatırlatmışlardır.

Bedenin bu kadar süflî âleme ait oluşunun bildirilmesi; insanın, rûhânî istîdatlarını inkişâf ettirmeye doğru bir davettir.

Hazret-i Mevlânâ buyurur:

“Ey kardeş! Bedenin et ve kemik olarak hayvanlarla aynı. Sen, asıl tefekkür ile hayat bulmalısın.

  • Tefekkürün gül ise, sen bir gül bahçesindesin.
  • Eğer, diken gibi düşünüyorsan (aklın-fikrin nefsânî arzularına mağlûp hâlde ise) ateşte yanacak bir kütüksün!”

Yaratılış safahâtının bildirilmesindeki bir başka sır, bunun bir Kur’ân mûcizesi olmasıdır. İnsanlık; ancak son asırlarda ultrason ve benzeri cihazlarla embriyoloji sahasında, insanın yaratılış safhalarını ortaya koyabilmişken; Kur’ân 15 asır evvel, bir biyoloji kitabı gibi insanın anne karnında geçirdiği merhaleleri bir bir saymakta…

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Aralık, Sayı: 226