Her Şey Hiçlikten Sonra Başlar

Sorularla İslam

Gönül kıvâmıyla yaşanan bir ibadet hayâtı, kulu Hakk’a dostluk iklîmine yüceltir. Zira kalbin pencereleri, hiçlikte mesâfe alınmadan açılmaz.

Hiçliğin zıddı ve düşmanı olan “benliği” mümkün olduğunca bertarâf edebilmek, tasavvufun en mühim meselelerinden biridir. Nitekim bu hususla ilgili îkaz ve mesajlar taşıyan hüsn-i hat levhalarının dergâh duvarlarını süslemesi, asırlardan beri süregelen güzel bir an’anedir.

Bu îkaz levhalarından birinde de “hîç” ifâdesi yer alır ki; ilâhî sırlardan nasîb alabilmenin, evvelâ nefsâniyetin bertarâf edilmesine bağlı olduğunu telkin eder. Yani benlikten sıyrılıp hiçliğe varılmadan mânevî tekâmülden söz edilemez. Her insanın iç âlemi, fücur ve takvâ temâyülleri arasında bir seyir takip eder. Nefsânî hayat, her hâdisede dâimâ “benlik”; rûhânî hayat ise “hiçlik”, yani her nîmetin Allâh’ın lûtfu olduğu telkinini verir.

“NEFSİNİ BİLEN, RABBİNİ DE BİLİR”

İçimizdeki kavga da, benlik ile hiçliğin kavgasıdır. Nefsânî arzuları ve fücûru bertarâf edebilirsek “ben”i, yani kibir, gurur ve enâniyeti “hiç”e döndürürüz. Mânevî olgunlaşma yolunda her şey de “hiç”i “ben”e gâlip getirdikten sonra başlar. “Nefsini bilen, Rabbini de bilir.” sırrı bu noktadan sonra idrâk edilir, yani “mârifetullah / Rabbi kalben tanıyabilmek” nasîb olur.

“BEN İNSANIN SIRRIYIM”

Hiçlik hâline ulaşarak mârifetullah’tan nasîb almış bir mü’min, bu fânî cihandaki ilâhî sır ve hikmetleri gönül âleminde okumaya başlar. O bahtiyar kul hakkında, ârifler sultânı Abdülkâdir Geylânî Hazretleri’nin Hak katından mânen işittiği:

“Ben insanın sırrıyım…” hikmeti tecellî eder.

Bunun içindir ki Hak dostları ömürleri boyunca -tâbiri câizse- benliğe iptal damgası vurabilmenin gayreti içinde olmuşlar ve:

“Bir kişide benlikten bir harf kalırsa, o Allah dostu olamaz.” buyurmuşlardır.

Zira Hakk’ın dergâh-ı izzetine yol bulabilmek için evvelâ benlik perdesini aradan kaldırmak gerekir. Bunun içindir ki ârif gönüller; “Sen çıkınca aradan, kalır seni Yaratan.” demişlerdir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012