Hazret-i Ömer'in, Hazret-i Ebû Bekir'i Geçme İsteği

HİZMET

Bir müʼminin, muhtaca infâk edecek hiçbir imkânı yoksa, en azından onu tesellî etmelidir. Zira Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede "قَوْلاً مَيْسُوراً" buyuruyor. Yani hiçbir şey veremiyorsan, hiç olmazsa tatlı bir dille, gönül alacak, tesellî edecek birkaç söz söylemeyi emrediyor. (Bkz. el-İsrâ, 28)

"KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN"

Asr-ı Saâdet toplumu, Allah yolunda infakta bulunup sadaka vermenin kişiyi pek çok tehlike ve belâlardan muhâfaza edeceğini, buna ilâveten sahibini muhabbetullâh’a nâil eyleyeceğini çok iyi idrâk etmişlerdi. Zira Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“Allah yolunda infâk [1] edin! Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Bir de ihsanda bulunun. Zira Allah, muhsinleri (iyilikte bulunan, işini güzel yapan ve ihsan şuuru ile yaşayanları) sever.” (el-Bakara, 195)

Hanım sahâbîlerden Ümmü Büceyd -radıyallahu anha- Peygamber Efendimiz’e gelerek:

“–Yâ Rasûlâllah, Allâh’ın salât ü selâmı sizin üzerinize olsun! Bâzen fakir biri gelip kapımın önünde duruyor da, ona verecek bir şey bulamıyorum...” demişti.

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- kendisine:

“–Ona vermek için bir koyunun yanmış tırnağından başka bir şey bulamasan bile (yani yanında kıymetsiz bir şey bile olsa), onu fakirin eline ver! (Onu boş çevirme!) buyurmuştu. (Ebû Dâvûd, Zekât, 33/1667; Tirmizî, Zekât, 29/665; Nesâî, Zekât, 70/2566; Ahmed, VI, 383)

VERECEK BİR ŞEYİNİZ YOKSA GÖNÜL ALICI SÖZ SÖYLEYİN

Zira bir mü’minin hiçbir şeyi olmasa bile, kendisinden isteyen muhtâca, en azından gönül alıcı birkaç tatlı söz söylemesi îcâb eder. Nitekim Cenâb-ı Hak da böyle bir durumda; "قَوْلاً مَيْسُوراً": gönle sevinç ve huzur verecek güzel, tatlı ve yumuşak bir söz” söylemeyi emrediyor.

Ebû Mes’ûd el-Ensârî -radıyallahu anh- infâkın bereketini de ifâde eden bir sözünde şöyle buyurur:

“Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- bize tasaddukta bulunmayı emredince, bizden biri çarşıya gider, sırtında yük taşıyarak bir müd [2] (mal) kazanır ve ondan infak ederdi. Bugün onlardan bir kısmının yüz bin (dinarı) var.” (Buhârî, Zekât, 10)

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-:

“İnsanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.” buyurmuştur.

Bu hadîs-i şerîfi bize nakleden râvîlerden Ebu’l-Hayr, her gün mutlaka bir sadaka vermeye gayret ederdi. Bu bir parça kek, bir soğan ve benzeri şeyler olsa bile… (Ahmed, IV, 147-8; Heysemî, III, 110)

HAZRET-İ ÖMER'İN, HAZRET-İ EBÛ BEKİR'İ GEÇME İSTEĞİ

Hazret-i Ömer -radıyallahu anh- da şöyle anlatır:

“Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- bize tasaddukta bulunmamızı emretmişti. O günlerde malım da vardı. Kendi kendime, «Ebû Bekir’i geçersem ancak bugün geçebilirim.» dedim ve malımın yarısını getirip Peygamber Efendimiz’e verdim. Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem-:

«–Âilene ne bıraktın?» buyurdu.

«–Şu getirdiğim kadar da onlara bıraktım.» dedim.

Hazret-i Ebû Bekir de elinde bulunan malın tamamını alıp getirdi.

Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-:

«–Ebû Bekir, çoluk çocuğuna ne bıraktın?» diye sordu.

«–Allah ve Rasûlü’nü bıraktım!» cevabını verdi.  İşte o zaman kendi kendime; «Vallâhi onu hiçbir hususta kesinlikle geçemem!» dedim.” (Tirmizî, Menâkıb, 16/3675)

Dipnotlar: 1) İnfak, farz kılınan zekâtı ve gönüllü olarak yapılan her türlü hayrı ihtivâ etmektedir. (Mustafa Çağrıcı, “İnfak” mad., Diyânet İslâm Ansiklopedisi, XXII, 289) 2) Müd, yaklaşık 687 gr. ağırlığında bir ölçü birimidir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Asr-ı Saâdet Toplumu, Erkam Yayınları