Hayrın Buysa, Şerrin Kim bilir Nedir?

Menkıbeler

Padişaha söylenen ibretlik bir söz ve ders çıkarmamız gereken ibretlik bir kıssa...

“Bahar mevsiminde bir taş yeşerir mi? Toprak ol ki, senden renk renk güller ve çiçekler yetişsin!”

“Düşmanın vereceği akıl ile başarıya ulaşılmaz! Git; sana dost olan birini ara! Dost, şüphe yok ki, dostun hayrını ister!”

Hazret-i Mevlânâ

ZÂLİMİN HAYRI!

Pâdişâhın biri, cuma günü câmiye gidiyordu. Muhâfızları, caddeye üşüşen halka bir taraftan:

“Çekilin!..” diye haykırıyor, diğer taraftan da tekmeyle, sopayla pâdişâha yol açmaya çalışıyorlardı. Bu esnâda, tesâdüfen orada bulunan zavallı bir fakir de, muhâfızlardan birçok sopa yemiş, kan revan içinde kalmıştı. Dayanamadı. Pâdişâhın arkasından şöyle bağırdı:

“–Şu yaptığın zulme bak! Halkın önünde böyle yaparsan, Allah Teâlâ senin gizli zulümlerinden cümleyi korusun! Güyâ câmiye gidiyor, hayır işlediğini sanıyorsun!.. Senin hayrın buysa, şerrin kimbilir nedir?..”

MESNEVÎ:

“Zâlimlerin hayırları böyledir; artık kötülüklerini var sen kıyâs et!..”

Târih, insanlara, zâlim ve hodgâmların açtığı yara, elem, ıztırap ve acılı manzaraları ve bunların hazin neticelerini bir ibret olarak sunduğu gibi, âdil ve sâlih idârecilerin şefkat, merhamet ve diğergâmlık dolu şan ve şeref tablolarını da takdir ve teşvîk olmak üzere sergiler.

Asr-ı saâdet ve Hulefâ-i Râşidîn devirleri, tarihte insanlığa emsâli görülmemiş bir huzur ve saâdetin bahşedildiği, sayısız ve muhteşem insânî fazîletlerin sergilendiği bir zaman dilimi olmuştur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Mesnevî Bahçesinden BİR TESTİ SU, Erkam Yayınları