Hayat Yolculuğu Nasıl Olmalı?

İbadet Hayatımız

Kişinin kendini buluşu, sezişi ve bu sezişle eşya ve olayların içine nüfuz edişinin ünvanı olan bu cevher, idrak ve ötelere kapı aralayan ruhânî boyutumuzun en önemli mekanizmasıdır.

Hayat serüveninin, yapayalnız yürünebilecek derecede emniyetli ve rahat bir yolculuk olduğu söylenebilir mi? Elbette böyle bir iddia hayat gerçekleriyle bağdaşmayacaktır. Yanlış yollara sapmadan, tökezleyip uçurumlara yuvarlanmadan, istikâmet üzere hedefe doğru istikrarlı bir şekilde ilerleyebilmek, herkesin kolayca başarabileceği bir mesele değildir. Hele bu yolculuk, Cenneti ve Cemâlullahı hedefliyorsa, zorluklar, daha da sarp bir yokuş haline dönüşür. Zira böyle bir seyr ü seferin tuzakları çok daha farklıdır. Yol üzerinde pusu kurmuş, görünen ve görünmeyen insan ve cin şeytanlarının, şaşırtıcı ve saptırıcı vesveselerine, bir de öz nefsimizin düşmanca hileleri eklenirse, yolculuğun ne kadar zorlaşacağı tahmin bile edilemez. “Cehennem yolunun insan nefsinin hoşlanacağı, şeylerle, Cennet istikametinin ise hoşlanmayacağı  şeylerle  çevrili”39   olduğunu  ifade  eden Peygamber beyanı, bu hakikate işaret eder.

Yarattığı tüm varlıkların, hayat yolculuklarında ihtiyaç hissedecekleri yol haritalarını, kendi özlerine bizzat lütfeden Rabbimiz, insanı da bu nimetten mahrum bırakmamıştır. Onu bir taraftan sözlü ve sözsüz (kevnî ve kelâmî) ilahi mesajlarıyla desteklerken, diğer taraftan da her zaman müracaat edip yolunu düzeltebileceği hassas bir pusulayı, onun özüne yerleştirmiştir. Bu pusula, paslanıp körelmemiş ve kilitlenmemiş hassas gönül cevheridir.

HAK VE HAKİKAT ARAYIŞI

Kişinin kendini buluşu, sezişi ve bu sezişle eşya ve olayların içine nüfuz edişinin ünvanı olan bu cevher, idrak ve ötelere kapı aralayan ruhânî boyutumuzun en önemli mekanizmasıdır. Hak ve hakikat arayışında, insanın en önemli refiki olan bu şerefli suflörünün sesini duyabilecek bir kulağa sahip olanlar, en önemli yardımcılarından birinin kendi içlerinde olduğunu hissedeceklerdir. Şu nebevî beyanlar yüce Mevlâmızın bu mevhibesini hatırlatır:

“Gönlüne şüphe veren şeyi bırak, şüphe vermeyene bak!”40

“İyilik (bir) güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise göğsünü tırmalayıp içini rahatsız eden (âdeta içine oturan) ve insanların muttali olmasını istemediğin şeylerdir”.41

“Müftüler sana fetva verseler de sen yine de bir kalbine danış”.42

NEFİSTEN FETVA ALMAK

Müftülerin fetvaları önemlidir. Belki ilk yapılacak iş, bilmediğimiz konuları bilenlerden öğrenip ona göre amel etmektir. Belki bir değil, birden çok bilenin kapısını çalmak, hakikat adına olması gereken bir arayıştır. Fakat bütün bu arayışlarla birlikte gönlün itmi’nanını, onun onayını almadan hemen karar verilmemesi gerektiğini bu kudsî beyandan anlıyoruz. Gönülden fetvâ almakla, nefisten fetvâ almak farklıdır. Müftülere sorma arayışı, nefisten değil kalpden fetvâ almanın başlangıcıdır. Müftülerin de fetvâlarında hevâlarına uymaları ya da yeterli araştırma yapmadan cevap verme ihtimaline karşı, gönül pusulasının yardımına başvurulması gereğinin tavsiye edilmesi mânidardır.


Dipnotlar:

39) Buhârî, Rikâk, 28; Müslim, Cennet, 1.

40) Buharî, Büyu’, 3; Tirmizî, Kıyâmet, 60; Darimî, Büyû, 2.

41) Müslim, Birr, 14.

42)Darimi, Büyu’, 2; Müsned, IV, 228.

Kaynak: Dr. Adem Ergül, Göklere Yolculuk Var, Erkam Yayınları