Hakîkî Güzel Nasıl Bulunur?

Sorularla İslam

Göz, gönle bir gözlük mesâbesindedir ve asıl gören gönüldür.

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Gönül kimi severse güzel odur.

İnsan, bir kimseye muhabbet duymaz ve ona sevmeyerek nazar ederse, o, Hazret-i Yûsuf aleyhisselâm gibi güzel olsa da gözüne çirkin görünür…”

Hazret-i Ebûbekir radıyallâhu anh, Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimizʼe öyle bir muhabbet derinliğiyle bakıyordu ki, Oʼnun en yakınındayken bile Oʼna büyük bir hasret duyuyor, Oʼnun gül yüzünü seyretmeye doyamıyordu. Kalbi nefsânî bir öfke ve düşmanlıkla katranlaşmış olan Ebû Cehil ise bu hâlin tam tersi bir vaziyetteydi.

Demek ki göz, gönle bir gözlük mesâbesindedir ve asıl gören gönüldür. Görülen şeylerin mânâsı da gönlün mânevî keyfiyetine göre değişmektedir.

Nitekim, devrin hükümdârı Leylâ’yı görünce hayret eder:

“–Mecnûnʼun aklını başından alarak onu aşkından çöllere düşüren Leylâ sen mi­sin? Senin diğer hemcinslerinden bir farkın yok ki!..” der.

Leylâ cevap verir:

“–Sen bana Mecnûnʼun gönül gözüyle bakmıyorsun ki!..”

Leylâ’ya ancak Mecnûn’un gönül penceresinden bakabilenler, onda tecellî eden güzelliği temâşâ edebilirler. Mecnûn öyle bir muhabbet istîdâdına sahipti ki, Leylâʼyı serâpâ bir güzellik meşheri olarak görmüş ve bu mecâzî güzellik, onu ilâhî aşka yükselten bir basamak hâline gelmişti. Hakîkî güzeli bulabilmek, kâinattaki ilâhî azamet ve kudret tecellîlerini kalbin muhabbet penceresinden, îman heyecanıyla seyredebilmeye bağlıdır.

Cenâb-ı Hakkʼın, muhabbet sâikıyla yarattığı bütün mahlûkat, Oʼnun güzel isimlerinin tecellîsidir. Güzel isimlerin tecellîsi ise çirkin olamaz. Îmânı aşkla yaşayan muhabbet ehli müʼminler, muhabbetin mutlak menbaı olan Hak Teâlâʼnın her türlü takdîrini seve seve kabûl ederler. Onlar nazarında, kâinatta abes ve hikmetsiz bir varlık yoktur. Bu sebeple onlar, her hâlükârda huzur dolu bir gönül dünyasına sahip olurlar.

Nefsânî arzularının esiri olduğu için hakîkî muhabbetten nasipsiz kalan kimseler ise, gerçek güzeli çirkin görür, asıl saâdeti sefâlet zanneder, şikâyet, sızlanma, geçimsizlik ve çatışmalardan kurtulamazlar. Zira bütün huzursuzluklar, hakîkî muhabbet noksanlığındandır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları