Hak ve Adaleti Tavsiye Etme Üslubu

Hikâyeler

Hak ve adâletin sesi olmak, esasen sağlam bir yerde durmanın verdiği özgüvenle güçlü olmak demektir. Bu gücü iyi temsil eden ve etkili bir üslupla kullanmasını bilen kimseler, toplumun bir anlamda kanatlarının altına sığındığı kahramanlardır.

Hakk’ın yanında değil de gücün yanında yer almak, zayıf karakterliliktir. Hak ve hukuka göre kişileri düzeltmek ve onlara istikâmet vermek yerine, hukuku kişilerin arzu ve hevâsına uygun hâle getirmek, zulmü meşrûlaştırma ve fânileri ilahlaştırma girişimidir.

HALİFENİN İMTİHANI

“Endülüs Emevî halifesi II. Hakem, adalet kaidelerine çok değer veren, halkın refahı için çalışan bir kişi idi. Halife, bahçesine bir köşk yaptırmak istiyordu. Ancak tarlasına bitişik mal sahibi, malını satmak istemiyordu. Devlet memurları halifeden gizli olarak mal sahibi kadının elinden malını zorla alıp, köşkü oraya yaptılar. Kadın doğruca Kurtuba Kadısı Beşir’e giderek halifeyi şikâyet etti.

Hakem, bir gün köşkünde otururken Kadı Beşir, eşeği ile çıkageldi. Kadı, eşeğinden inip boş olan torbasını toprakla doldurmaya başladı. Torba dolunca halifeye hitaben:

“Bana biraz yardım et de, şu torbayı eşeğe yükleyelim”, dedi.

Bunun sonucunda bir şeyler olacağını sezen halife aşağı inerek kadıya yardım etti; ancak torbayı eşeğe yüklemeyi başaramadılar. Bunun üzerine Kadı Beşir halifeye:

“Ey Halifem! Bak bu torbadaki toprak, halkının birinin elinden zorla aldığın tarlanın ancak küçük bir parçasıdır. Sen bugün bu kadarcık toprağı kaldıramazsan, yarın âhirette o koca tarlayı nasıl kaldıracaksın?” dedi.

Halife meseleyi anladığında çok üzüldü ve köşkle beraber tarlayı da kadına verdi.”[1]

[1] Necati Kotan, Tarih Fıkraları, s. 55-56.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları