Hadis Okumanın Faydaları

Hadisleri

Hadisler olmasaydı, İslamiyet’i tam manasıyla öğrenemezdik. Ben Müslümanım diyen kimse, İslamiyet'i, onu getiren Peygamber gibi yaşamaya gayret edeceğine göre, önce­likle Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in hadislerini ve sünnetlerini öğrenmeye gayret etmelidir.

Peygamberimiz’in (s.a.s.) bize en güzel örnek olduğunu bildiren ayet-i kerîme, onu kendimize model almamızı tavsiye et­mektedir. Resul-i Ekrem Efendimiz evinde nasıl yaşardı? Sokağa nasıl çıkardı? Yolda nasıl yürürdü? Gördüğü insanlara nasıl davranırdı? Mescide vardığı zaman ne yapar, nasıl ibadet ederdi? İslamiyeti nasıl öğretirdi? Henüz Müslüman olmayanlara karşı tu­tumu ve onlara İslam'ı tebliğ şekli nasıldı? İnsanlar bir yana, hayvanlara, hatta eşyaya karşı nasıl bir tavır takınırdı? Bütün bunları ve daha başka hususları öğrenmemiz, İslamiyet'i doğru şekilde yaşayabilmemiz Allah'ın Rasûlü'nü tanımamıza, Allah'ın Rasûlü'nü tanımamız da hadislerdeki İslam'ı öğrenmemize bağlıdır.

HADİSLERİ OKUDUKÇA DOĞRUYU YANLIŞI FARK EDERİZ

Hadisleri okuyup öğrendikçe, mükemmele doğru giden yolda mesafeler almaya başlarız. Doğruyu yanlışı tanırız. Davranış bozukluğumuzu farkeder, kusurlarımızı kolayca yakalarız. İşte o za­man kendimizi hesaba çeker, hatalı davranışlardan uzak durmaya çalışırız.

Hadislerle ilgimiz arttıkça, insanlarla olan ilişkilerimizin eskiye nisbetle daha güzelleştiğini farkederiz. Tıpkı Rasûlullah Efen­dimiz gibi karşımızdaki insanlara değer vereceğimiz, onlarla gü­zel geçineceğimiz için onların da bize değer verdiklerini, bize daha sıcak ve samimi davrandıklarını görürüz. İşte o zaman Peygam­ber ahlakının mükemmelliğini, vazgeçilmezliğini, insanları birbi­riyle nasıl kaynaştırıp kucaklaştırdığını anlarız.

Peygamber Efendimiz'i ve onun sünnetini bilmediğimiz veya sünnete uygun bir şekilde yaşamadığmız için zaman zaman garip durumlara düşer, insana yakışmayan davranışlar sergileriz.

Hadisler, bize dargın durmanın kötülüğünü, dargınları barış­tırmanın nafile namaz kılmaktan, nafile oruç tutup sadaka vermek­ten daha hayırlı olduğunu[1] öğretir. Dünyada ha­tasız, kusursuz insan bulunmadığını herkes bilir. Peygamber Efendimiz'in "Kim dünyada Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da ahirette onun ayıbını gizleyip kapatır" buyur­duğunu duymuş veya okumuş olanlar, kendilerine karşı yapılan hataları daha bir kolaylıkla bağışlarlar.

HADİS OKUDUKÇA GÖNLÜMÜZ GENİŞLER, HOŞGÖRÜ KAZANIRIZ

Hadisleri okudukça, dünyalar kadar geniş bir gönül, derin bir anlayış, büyük bir hoşgörü kazanırız. İnsanı sevmeyi, anlamayı ve onu bağışlamayı öğreniriz. Anlayışsız, görgüsüz, hatır gönül dinlemeyen biriyle karşılaştığımız zaman, Şefkat Pınarı Efendimiz'in kaba ve katı bedevilerin haşin davranışlarına nasıl katlandığını ve onlara kızıp bağırmadığını hatırlayarak kabarmakta olan öfkemizi teskine gayret ederiz. İnsanları hoş görmenin onun sünneti olduğunu düşünerek rahatlamaya çalışırız. Kötüyle kötü olmadığımızı, cahile uymadığımızı görenler, bizim davranışımızın güzelliğini ve asilliğini farkeder, öfkesini yutmanın korkaklık değil, cesaretin ve asaletin en belirgin nişanı, Rasûl-i Kibriya'nın ahlakı olduğunu kavramaya başlar.

Kur'an-ı Kerîm bir anayasa ise, hadis ve sünnet bu ana­yasayı açıklayan ve onun kolayca uygulanmasını sağlayan kanun, tüzük ve yönetmelik hükmündedir. Kur'an-ı Kerîm'de yeterince açıklanmayan konular hadislerde genişçe açıklanır.

İSLAM'IN NASIL YAŞANACAĞINI KEŞFEDERİZ

Peygamber Efendimiz'in muhtelif tatbikatlarıyla fikhi konular iyice öğrenilir Mesela Kur'an "namaz kılın" der; ama namazı nasıl kılacağımızı anlatmadığı için bunları sünnetten öğreniriz. Kur'an bize "zekât verin" der; zekâtı hangi mallardan, ne kadar vereceğimizi sünnetten ve hadisten öğreniriz. Kur'an "haccedin" der; nasıl haccedeceğimizi, bu farzı zekât gibi yılda bir değil; ömürde bir defa yapacağımızı hadisten ve sünnetten öğreniriz.

Sözün kısası, Hadisler olmasaydı, İslamiyet’i tam manasıyla öğrenemezdik. Ben müslümanım diyen kimse, İslamiyet'i, onu getiren Peygamber gibi yaşamaya gayret edeceğine göre, önce­likle Rasûl-i Ekrem Efendimiz'in hadislerini ve sünnetlerini öğrenmeye gayret etmelidir. Her gün en azından bir, iki hadis, şayet var­sa onların açıklamalarını okuyarak dünyaya Peygamber gözüyle bakmaya çalışmalıdır.

[1] Ebu Davûd, Edeb, 50