Gıybetin Sebepleri Nelerdir?

Cemiyet Hayatımız

Bir kimsenin arkasından aleyhinde bulunma, duyacağı zaman üzüleceği bir sözü arkasından söyleme, çekiştirme, koğuculuk anlamlarına gelen gıybet İslam dininde yasaklanmıştır. Haberimizde gıybet hakkındaki ayet ve gıybetin başlıca sebepleri şöyle açıklanıyor.

GIYBETLE İLGİLİ AYET

Allah Teâlâ buyurur:

Ey mü’minler! Çok kere zandan ictinâb edin. Zîra zannın bâzısı günahtır. Nâsın ayıplarından bahis etmeyin ki onların hallerinden Allah Teâlânın setretmiş olduğu şeyler mestûr kalsın. Sizin bâzınız bâzınızı gıybet etmesin. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever ve arzu eder mi? Elbette bunu kerîh görürsünüz. Allah’tan korkun, gıybeti irtikâb etmeyin. Zîra Allah Teâlâ ihlâs üzere vâkî olan tevbeyi kabul edici ve sizin günahlarınızı affetmekle merhamet buyurucudur. Ey mü’minler! Siz ebnâ-yı cinsinizin noksanını aramayın ve herkesin hatasından bahsetmeyin. Husûsan bir takım asılsız müftereyât-ı bâtıla ile bir kimsenin hukûkuna tecâvüz edecek şeylerde kat’iyen zannınıza ittibâ ederek teftîşe kalkışmayın.” (Hucurât Sûresi, 12)

GIYBETLE İLGİLİ HADİSLER

Gıybet hakkındaki âyet-i celîlenin sebeb-i nüzûlü, ashâb­dan iki zâtın Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh-’ı gıybet etmeleridir. Şöyle ki:

Bazı seferde ashâb-ı kirâmdan iki zâtın taâmını pişirmesi için Selmân-ı Fârisî’yi -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara hizmetçi verirdi. Bir gün uyku galebesiyle Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh- taâmı hazır edememişti. O iki zat da onu Rasûlullah’ın -sallallahu aleyhi ve sellem- mutfağında fazla tâam varsa bir miktarını getirmek üzere gönderdiler. Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh- Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in taâmını ihzara memur olan Üsâme bin Zeyd -radıyallahu anh-’e geldi. Üsâme -radıyallahu anh- de taâmın kalmadığını beyân edince Selmân-ı Fârisî -radıyallahu anh- geri geldi ve taâmın olmadığını haber verdi.

O iki zat Selmân -radıyallahu anh- hakkında; “Sulu kuyuya gitse susuz gelir.” diye, Selmân -radıyallahu anh-’ı gıybet ettikleri gibi Üsame -radıyallahu anh-’e de sû-i zan etmiş oldular ve güyâ dediler ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-’in taâmı vardı lâkin Üsâme vermedi.

Sonra bu iki zat huzûr-i Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e gelince Efendimiz buyurdular ki:

– Bana ne oldu ki, ağzınızda yeşil et parçası görüyorum? Onlar da:

– Ya Rasûlallah! Biz et yemedik, demeleri üzerine:

Selmân’ı gıybet ettiniz. Bir kimse mü’min kardeşinin gıybetini ederse etini yemiş gibi olur, buyurdu.

İşte bu ifâde-i Risâletpenâhî üzerine bu âyet-i celîle nâzil olduğu tefsîr-i Hâzin ve Beyzavî’de beyân olunmuştur.

GIYBETİN SEBEPLERİ

Gıybeti mûcib olan başlıca sebebler:

1- Gıybet ettiği kimsenin mesâvî-i ahvâlini söylemekle gayzını yani içindeki kinini teskîn etmiş olur.

2- Arkadaşlarının gıybet haline muvâfakat ile iştirâk etmiş olur.

3- Gıybet ettiği kimseyi takbîh ile halkın nazarından düşürmek ister.

4- Gıybetini zikrettiği kimse ile kendini o fiilden teberrî etmiş oluyor.

5- Gayrin noksanını söylemekle kendi nefsinin fazlını isbât etmiş oluyor.

6- Nâsın o şahsa muhabbet ve ikrâm etmesine haseden onu gıybet ediyor.

7- Onunla eğlenmek murâd ederek nâsın gülmesini kasd ediyor.

8 - İstihkâr ve istihzâ maksadıyla gıybet ediyor.

9- Gıybet ettiği kimsenin münker fiili yapmasıyla kendi nefsini beğenmiş oluyor.

10- Miskin kimsenin bu fiili beni gam ve kederlendirdi, diyor. Halbuki kendini gıybete sevk etmiş oluyor.

Ramazanoğlu M. Sâmi, Musâhabe-2, s. 100-103

Kaynak: Mahmud Sami Ramazanoğlu, Altınoluk Dergisi, Sayı: 384

GIYBET HANGİ HALLERDE CAİZDİR?