Gafletten Kurtuluş

İbadet Hayatımız

Fucûr, nefsânî arzulara esir olma; takvâ ise, kalbi mâsivâdan koruyarak Rabb’e yaklaşabilme gayretidir. Bu iki zıt vasfın malzemeleri ekseriyetle aynıdır: Akıl, zekâ, idrâk; mal, makâm, evlâd… vesâire.

Cenâb-ı Hak, insanı hayra da şerre de istidâtlı olarak halk etmiş ve onu, kulluk mes’uliyetinin emânet edildiği yegâne varlık kılmıştır.

Onun benliğini, hayra ve şerre temâyül tohumları ile donatmış, dünyadaki huzura ve âhiretteki saâdete ulaşmasını, iç âleminin “kalb-i selîm” hâline gelebilmesine bağlamıştır. Bunu gerçekleştirmenin ehemmiyeti ve zorluğu, Şems sûresinin ilk âyetlerinde tam on bir yeminle te’yid edilerek îlân edilmiştir.

Âyet-i kerimede buyurulur:

...Nef­se ve ona bir­ta­kım kâ­bi­li­yet­ler ve­rip de takva (iyi­lik) ve fücûrunu (kö­tü­lük­le­ri­ni) il­hâm ede­ne ye­min ede­rim ki, nef­si­ni kö­tü­lük­ler­den arın­dı­ran (tez­ki­ye eden) kur­tu­lu­şa er­miş, onu kö­tü­lük­le­re gö­men de zi­yân etmiş­tir.” (eş-Şems, 7-10)

RUHANİ CEVHER ZEHİRLENİRSE HAYAT NİMETİ ZİYAN EDİLİR

Cenâb-ı Hakk’a yaklaşmak için kullanılması gereken bu vâsıtalar, nefsâniyetin arzularına râm edilir ve ruhânî cevher zehirlenirse, kulun elindeki tek fırsat olan bu hayat nimeti ziyân edilmiş ve iki cihan bedbahtlığına dûçâr kılınmış olur.

İblis, cennetten tard edildikten sonra Cenâb-ı Hak’tan kıyâmete kadar bâkî kalma ve kulları şerre yönlendirme husûsunda bir dilekte bulundu. Rabbimiz de imtihan olarak getirildiğimiz bu dünya dershanesinde, onu bu arzusunda serbest bıraktı. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur:

“(İblis:) «Öyleyse, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından onlara sokulacağım. Sen, onların çoğunu şükredenlerden bulmayacaksın.» dedi.” (el-A’râf, 16-17)

Allâh’a giden sırât-ı müstakîm üzerine oturup insanları şerre sevkeden ve onlara günahları süsleyen şeytanın, ihlâslı kullara hiçbir zarar veremeyeceği âyet-i kerîmede şu ifade ile beyân edilir:

“(İblis: İnsanların hepsini azdıracağım.) Ancak, onlardan ihlâsa erdirilen kulların müstesnâ! (dedi.)” (el-Hicr, 40)

Cenâb-ı Hak da: “Şüphesiz ki, Benim (ihlâslı) kullarım üzerinde senin bir hâkimiyetin (ve nüfûzun) yoktur! Ancak sana tâbi olan azgınlar müstesnâ.” (el-Hicr, 42) buyurdu.

Yüce Rabbimiz, şeytanın kandırmacalarına dûçâr olmamamız için, bizi şu şekilde ikâz etmektedir:

…Sakın o çok aldatıcı şeytan, sizi Allâh’ın affına güvendirerek aldatmasın.” (Lokmân, 33)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Âb-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları