Gafil Kime Denir?

NE NEDİR?

Gafil kime denir? Gafil kimse ne demek? Gafir ne demektir? Anlamı nedir? Gafil ve gafir kelimeleri Kuran'da geçiyor mu? Kısaca anlamları...

Sözlükte "önemsemeyen, kasıtlı veya kasıtsız terk eden, farkına varmayan, kayıtsız kalan, ihmal eden, boş bulunan ve aldanan; dalgın ve dikkatsiz kimse" anlamına gelir. Kur'ân'da Allah'ın kınadığı ve azap edeceğini bildirdiği "gafiller" daha çok kâfir insanları ve onların inanç, söz, fiil ve davranışlarını ifâde eder. Kâfirlerin gafleti; îmân esaslarını inkâr etmeleridir (Nahl, 16/107-108). Âhiretten yüz çevirenler (Yûnus, 10/7), âyetleri yalanlayanlar (A'râf, 7/136), âhirete inanmayanlar ve oradaki hesaba hazırlanmayanlar (Meryem, 19/39; Enbiyâ, 21/1, 97), cehennemlikler (A'râf, 7/179) ve Allah'ı anmayı terk edenler (A'râf, 7/205) Kur'ân'da "gafiller" olarak nitelenmiştir.

Îmân ettiği halde; îmânın gereklerini yerine getirmeyenler de "gâfil" vasfını alırlar. A'râf sûresinin 205. âyeti buna işaret etmektedir. Tasavvuf ehli, Allah'ın emir ve yasaklarına riâyet etmeyenlere "gâfiller" demiştir. (bk. Gaflet)

GÂFİR (Gafûr, Gaffâr, Zü Mağfire, Ehlü'l-Mağfire, Vâsiu'l-Mağfire, Hayrü'l-Ğâfirin)

Bir şeyi örtmek, gizlemek, ıslah etmek, bir kimseyi bağışlamak, yara artmak anlamındaki "ğ-f-r" kökünden türeyen gâfir, affeden, bağışlayan demektir. Gâfûr ve gaffâr kelimeleri, gâfir, kelimesinin mübalâğalı şekli olup, çok affeden, çok bağışlayan anlamındadır. Zu mağfiret, mağfiret sahibi, affedip bağışlayıcı; vâsiu'l-mağfire bağışlaması, affı geniş, bol, çok olan; ehlü'l-mağfire, mağfiret ehli, affedici; hayru'l-ğâfirîn, bağışlayanların en hayırlısı demektir.

Bu kelimeler, Allah'ın sıfatı olarak; tevbe eden, af ve mağfiret dileyen kullarını bağışlayan, çok affeden, günahlarını silen, tekrar tekrar affeden demektir. İnsanların günahları ne kadar çok, ne kadar büyük olursa olsun tevbe ettikleri takdirde yine affeder.

Gâfir Sıfatı Ne Demek?

Gâfir sıfatı, Kur'ân'da, "zenb" kelimesi ile birlikte bir âyette izafet terkibi şeklinde geçmiştir. "ğâfirü'z-zenbi", = (Allah), günahı bağışlayandır..." (Mü'min, 40/3).

Gafûr sıfatı; 91 âyette, çoğunlukla "rahîm", bazen "vedûd", "azîz", "şekûr", "afüvv" ve "halîm" isimleriyle birlikte geçmiştir: "...Gerçekten Allah gafûrdur, rahîmdir." (Bakara, 2/173); "...Allah, gafûrdur, halîmdir." (Âl-i İmrân, 3/155; Mâide, 5/101); "...Allah, çok affedici (afüvv) gâfûrdur." (Hac, 22/60); "...Allah, azîzdir, gafurdur." (Fâtır, 35/28); "...Allah, gafurdur, şekûrdur." (Şûrâ, 42/23); "...O, ğafûrdur vedûddur." (Burûc, 85/14); "Rabbin gafûrdur, rahmet sahibidir." (Kehf, 18/58); "(Ey Peygamberim!) Kullarıma haber ver; gerçekten ben (evet) ben çok bağışlayan çok merhamet edenim." (Hicr, 15/49)

Gafûr isminin çoğunlukla "rahîm" ismiyle birlikte geçmesi, Allah'ın mağfiretinin, merhametinin çokluğu sebebiyle olduğunu ifade eder. Nitekim bir âyette "(Ey Peygamberim!) Âyetlerimize îmân edenler sana geldikleri zaman: `Size selam olsun de, Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar da sonra ardından tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, gafûrdur, rahîmdir'" (En'âm, 6/54) buyurmuştur. Âyet, tevbe eden, kendini düzelten kulunu affedeceğini bildiriyor. İnsan ne zaman günah işleyip af-mağfiret istese Allah Onu bağışlar.

Gaffâr sıfatı, 4 âyette geçmiştir: "Bilin ki O azîzdir, gaffârdır." (Sâd, 38/66); "O gaffârdır." (Nûh, 71/10); "Ve ben, tevbe eden, îmân edip sâlih amel işleyen, sonra doğru yola gelen kimseye karşı elbette çok bağışlayıcıyımdır." (Tâ-hâ, 20/82)

Hayru'l-ğâfirîn sıfatı, bir âyette geçmiştir: "(Musa)... Sen bizim velimizsin, bizi bağışla, bize merhamet et ve Sen bağışlayanların en hayırlısısın. (demiştir)" (A'râf, 7/155)

Vâsiu'l-mağfiret sıfatı, bir âyette geçmiştir: "....Gerçekten senin Rabbin, mağfireti geniş olandır...." (Necm, 53/32)

Zû mağfiret sıfatı, iki âyette geçmiştir: ".... Gerçekten Senin Rabb'in insanların zulümlerine karşı mağfiret sahibidir...." (Ra'd, 13/6) "...Gerçekten Senin Rabb'in elbette mağfiret sahibidir..." (Fussilet, 41/43)

Ehlü'l-mağfiret sıfatı bir âyette geçmiştir: "...O, takva ve mağfiret ehlidir." (Müddessir, 74/56)

Mü'minlere Allah'ın mağfiretini elde etmeleri için yarış yapmaları emredilmiş (Âl-i İmrân, 3/133), îmân edip sâlih amel işleyenlere büyük ecir, rahmet, kerîm, rızk ve cennetle birlikte mağfiret va'dedilmiştir (Hac, 22/50; Âl-i İmrân, 3/136, 157; Mâide, 5/9; Sebe', 34/4; Fâtır, 35/7; Fetih, 48/29).

Allah insanları mağfiretine çağırır (Bakara, 2/221). Allah'ın af ve mağfiret alanına girmeyen hiçbir insan ve hiçbir günah yoktur. Yeter ki insan O'na yönelsin, tövbe etsin ve bağış dilesin (Zümer, 39/53).

Allah'ın bu vasfı; Kur'ân'da, "ğafera - yağfiru" fiiliyle de ifade edilmiştir. Şu âyetleri örnek olarak zikredebiliriz: "...Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder..." (Bakara, 2/284); "...Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir?..." (Âl-i İmrân, 3/135); "Ey Mü'minler! Allah'a karşı gelmekten sakının, doğru söz söyleyin ki Allah işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın..." (Ahzâb, 33/70-71); "(Tarafımdan) de ki: Ey nefislerine karşı aşırı giden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar..." (Zümer, 39/53).