Fussilet Suresi 53. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Fussilet Suresi 53. ayeti ne anlatıyor? Fussilet Suresi 53. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Fussilet Suresi 53. Ayetinin Arapçası:

سَنُر۪يهِمْ اٰيَاتِنَا فِي الْاٰفَاقِ وَف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ حَتّٰى يَتَبَيَّنَ لَهُمْ اَنَّهُ الْحَقُّۜ اَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ اَنَّهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ

Fussilet Suresi 53. Ayetinin Meali (Anlamı):

Yakında biz onlara hem dış dünyada hem de insanların kendi iç âlemlerinde âyetlerimizi göstereceğiz; tâ ki Kur’an’ın gerçeğin tâ kendisi olduğu onlar için de gün gibi ortaya çıksın. Aslında, Rabbinin her şey üzerinde şâhit olması ve her şeyin O’na işaret etmesi en büyük delil olarak yetmez mi?

Fussilet Suresi 53. Ayetinin Tefsiri:

Bu âyetlerde Kur’an’ın Allah katından gelmiş bir kelam olduğu ve zamanla bunu ispatlayacak delillerin ortaya çıkışından bahsedilir: Birincisi, Allah insanlara delillerini gösterecektir. İkinci olarak bu gösterme işi, istikbalde, yani Kur’an’ın inişinden sonra, ileriki bir zamanda olacaktır. Üçüncüsü bu deliller hem dış dünyada, hem de insanların kendi öz varlıklarında olacaktır. Dördüncü olarak bu deliller ve belgeler, Kur’an’ın vahy eseri olduğunu ispatlayacaktır. Son olarak bu işin teminatı ve kefili de her şeyi hakkiyle gören Yüce Allah olacaktır.

Allah kelamı olduğunda şüphe bulunmayan Kur’an, insanlar için bir ibâdet ve hayat nizamı talim eder. Onun Allah kelamı olduğunun ispatı, diğer bilimlere ihtiyaç göstermez. Ancak Allah Teâlâ, kuşatıcı bilgisiyle, Kur’an’ın inişinden birkaç asır sonra bazı kimselerin çıkıp “iman çağı bitmiş ve bilim çağı başlamıştır” diyeceklerini bildiğinden, onları acziyet içinde bırakacak bazı hususları Kur’an’a yerleştirmiş ve bilim çağı diye söz ettikleri şeylerin asırlarca önce Kur’an tarafından haber verildiğini ispatlamıştır. İnsan aklının yeni yeni keşfettiği şeyleri Kur’an önceden ortaya koymuş ve evrendeki pek çok gerçeği dile getirmiştir.

Kur’an’ın insana verdiği bilgiler daima yenilenmektedir. İşte O’nun sürekli yenilenen bu verileri, Kur’an’ın i’cazına süreklilik kazandırmaktadır. Bu yenilenme olmadığı takdirde Kur’an donuklaşmış olacaktır. Oysa Kur’an asla donuklaşmaz. Her nesle, o neslin gücü nisbetinde bir şeyler verir; kıyamete kadar bu durum böyle devam edecektir. Nitekim yukarıda zikrettiğimiz ayette, “Kur’an’ın gerçekliği ortaya çıkıncaya kadar ayetlerimizi, varlığımızın ve kudretimizin delillerini, belgelerini onlara hem dış dünyada hem de kendi iç âlemlerinde göstereceğiz” buyrulmuştur.

Bu ayette geçen سَنُر۪يهِمْ  (senürîhim) “onlara göstereceğiz” kelimesindeki س (sin) harfi Arap dilinde gelecek zaman için kullanılır; gelecek ise son bulmaz. Bu gösterme işi, kıyamete kadar her nesilde devam edecektir. Bununla Allah Teâlâ, her neslin Kur’an’da keşfedeceği bir takım hakikatlerin bulunduğunu bize haber vermektedir. Dolayısıyla Kur’an’da daima yenilenen bu mûcize, bu ilâhî kitabın gerçek olduğunu gösterir şekilde dış âlemde delillerle sürekli ortaya çıkmakta, açık ve net olarak bu deliller, Kur’an’ın Allah tarafından indirildiğine şehâdet etmektedir.

Yine bu ayete göre hem insanın dışında kalan âlemde: dünyada, yer altında, yer üstünde, denizlerde, havada, uzayda hem de insanların iç âlemlerinde, vücutlarında ve iç dünyalarında Kur’an’ın gerçek kitap olduğunu gösteren işaretler vardır. Allah onları Kur’an’ın inişinden sonraki gelecek zamanlarda peyderpey göstermektedir, gösterecektir. Fakat hidâyetten nasibi olmayanlar, bu kadar açık delillere göz ve gönüllerini kapatarak Kur’an’ın haber verdiği üzere mahşerde yeniden dirilip Allah’ın huzuruna çıkacaklarından derin bir şüphe içinde bulunurlar. Bir türlü bu şüphe ve gaflet kabuğunu çatlatarak Kur’an’ın hidâyetiyle buluşamazlar. Ancak onların bu gafletleri sadece kendilerini bağlar, Allah’ın hiçbir fiil ve tasarrufunu değiştiremez ve engeleyemez. Bu sebepledir ki, ilmi ve kudretiyle her şeyi kuşatmış olan Allah, onların tüm yaptıklarından haberdar olduğu ve hepsi O’nun kudret eli altında bulundukları için bu şüpheci kâfirlere gereken cezayı verecek; binbir türlü muhteşem delillerle Kur’an’ın gerçekliğini ortaya koyarak onun mesajının çağları aydınlatmasının yolunu açacaktır.

Fussilet sûresi, Allah’ın huzuruna çıkıp hesap vermenin tartışılmaz bir gerçek olduğunu bildirerek sona eriyor. Şimdi gelen Şûrâ sûresinde de, daha önceki peygamberlere vahyedilen dinin Peygamberimiz’e de vahyedildiği, bu dinin esasının ise tevhidle birlikte bütün insanların sonunda Allah’a dönecekleri gerçeği olduğu bildirilerek söze başlanacaktır:

Fussilet Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Fussilet Suresi 53. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...