Fatiha Suresinin Fazileti ve Önemi

KUR’ÂNIMIZ

Fatiha suresinin fazileti ve önemi nedir?

Fâtiha sûresi Kur’ân’ın önsözü ve mukaddimesi olduğu kadar aynı zamanda veciz bir hulâsası mesabesindedir. Bu sebeple çok mühim ve faziletli bir sûredir. Yüce Rabbimiz onun hakkında şöyle buyurur:

“Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur’ân’ı verdik. Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve mü’minlere kanadını indir.” (el-Hicr 15/87-88)

Ebû Saîd bin Muallâ (r.a) anlatıyor:

“Ben Mescid-i Nebevî’de namaz kılıyordum. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) bana seslendiler. Fakat (namazda olduğum için) icâbet edemedim. Sonra huzûruna gelerek:

«–Ey Allah’ın Rasûlü, namaz kılıyordum (bu sebeple dâvetinize icâbet edemedim» diye özür beyan ettim). Bana:

«–Allah Teâlâ, Kur’â-ı Kerîm’de “Ey îmân edenler! Peygamber sizi, size hayât bahşedecek şeylere dâvet ettiği zaman, Allah’a ve Rasûl’e icâbet edin…”[1] buyurmuyor mu?» dediler ve daha sonra:

«–Mescidden çıkmadan evvel sana Kur’ân-ı Kerîm’in en büyük sûresini öğreteceğim» buyurdular. Elimden tuttular. Mescidden çıkacağımız esnâda ben acele ederek:

«–Yâ RasûlAllah! “Sana Kur’ân’daki en büyük sûreyi öğreteceğim” buyurmuştunuz?» dedim. Bana:

«–O sûre “Elhamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn”dir ki o (namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi âyet ve bana verilen yüce Kur’ân’dır» buyurdular.”[2]

Bir defasında Cebrâil (a.s), Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in yanında oturmakta iken, Rasûlullah (s.a.v) yukarı taraftan kapı gıcırtısına benzer bir ses işiterek mübarek başlarını kaldırdılar. Cebrâil (a.s):

“–Bu ilk defa bugün açılan bir gök kapısıdır. Daha önce hiç açılmamıştı” dedi. Peşinden o kapıdan bir melek indi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s):

“–Bu, yeryüzüne ilk defa inen bir melektir. Bugüne kadar hiç inmemişti” dedi. Melek selâm verdi ve Peygamberimize şöyle dedi:

“–Müjde! Sana, senden önce hiçbir peygambere verilmeyen iki nûr verildi. Biri Fâtiha Sûresi, diğeri Bakara Sûresi’nin son âyetleri. Bunlardan okuyacağın her harfe karşılık sana mutlaka sevap ve ecir verilir.”[3]

Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:

“Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı zü’l-celâl’e yemin ederim ki Allah, Fâtiha gibi bir sûreyi, ne Tevrât’ta ne İncîl’de ne Zebûr’da ne de Furkân’da indirmiştir.”[4]

Hz. Ali (r.a): “Fâtihatü’l-Kitâb, Mekke’de Arş’ın altındaki bir hazîneden nâzil oldu” buyurmuştur.[5]

Dipnotlar:

[1] el-Enfâl 8/24.

[2] Buhârî, Tefsir, 1; Nesâî, İftitah, 26.

[3] Müslim, Müsâfirîn, 254; Nesâî, İftitâh, 25.

[4] Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 1/2875.

[5] Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 22.

Kaynak: Doç. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur’ân Muhtevâsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınları