Evliyalar, Alimler, Arifler Şehri

Osmanlı Tarihi

Ta­rihte; ilmi, tâkvâsı, merhameti, vakarı ve hilmi ile meş­hur olan Bâ­ye­zîd-i Velî, ulemâ ve evliyâya çok hürmet gösterirdi. Onun bu is­ti­kâ­mette kullandığı husûsî bir bütçesi vardı. Bununla ilim ve irfân erbâbını eser vermeye teşvik ederdi. Sul­tân’ın bu himâyesi, İstanbul’u bir ulemâ şehri hâline getirdi.

Sultan Fâtih devrinde başlamış olan ilmî çalışmalar, Bâyezîd-i Velî’nin ince anlayış ve zekâsı ile inkişâf etmiş, diğer İslâm memleketlerindeki âlim ve âriflerle de alâkadar olunmuştu.

Herat’ta bulunan Molla Câmî Hazretleri ile Buhâra’daki Nakşibendî dergâhının şeyhi ve müridlerine, Sultan Bâyezîd şahsî mülkünden maaş bağlamıştır.

Hâce Ubeydullâh Ahrâr Hazretleri’nin oğlu Hâce Abdülhâdî’yi İstanbul’a dâvet etmiş ve ona pek çok ikramda bulunmuştur.

Şeyhülislâm Kemâl Paşazâde, Sultan Bâyezîd Hân’ın zâhirî ve bâ­tı­nî büyüklüğünü ifâde ederken:

“Adâlet ve insâfın koruyucusu idi. Dâhiyâne siyâseti neticesinde memleket mâmur bir hâle gelmişti. Âşikâr kerâmetleri zuhûr etmişti. Vakarlı hâl ve davranışları ile düşmanları hor ve hakîr olmuştu.” demektedir.

Kaynak: Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle OSMANLI, Osman Nuri Topbaş, Erkam Yayınları, 2013