Erenlerin Dâvâsı

Abidevi Şahsiyetler

Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatı, i’lâ-yı kelimetullah dâvâsına adanmış bir hayattır. O, Allah’ın dinini anlatmak, yaymak, onu yüceltmek için çalışmış, bu gâye uğruna kendisine yapılan bütün işkencelere ve hakaretlere göğüs germiş bir mücâhiddir. Mahkemelerde söylediği şu sözler, gerçek Hak erlerinin adanmış ruhlarını göstermesi bakımından önemlidir...

“Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeğe hazırım. Zira şeriat, sebeb-i saadet (saadet sebebi) ve adâlet-i mahz (gerçek adalet, tam adalet) ve fazîlettir. Yüzer milyon başların fedâ oldukları bu kudsî hakikate, başımız dahi feda olsun. Dünyayı başımıza ateş yapsanız, Hakikat-ı Kur’aniyeye fedâ olan başlar, zındıkaya teslim-i silah etmeyecek ve vazife-i kudsiyesinden vazgeçmeyecekler inşâallah!”[1]

ALLAH YOLUNDA CANLARI İLE MALLARI İLE CİHAD EDENLER

Şehitlik rütbesi, Hak katında en yüce mertebelerden biridir. Kur’ân-ı Kerîm’de, “Allah yolunda” mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler sürekli methedilmiş, bu yolda öldürülenlerin hakikatte diri oldukları ve Allah katında rızıklandıkları haber verilmiştir.

Enes (radıyallâhu anh)’den rivayet edildiğine göre, Nebî (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister.”[2]

Yine Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurur:

Muhammed’in canını elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda cihad edip öldürülmeyi, sonra cihad edip yine öldürülmeyi, sonra tekrar cihad edip tekrar öldürülmeyi çok arzu ederdim.”[3]

İşte bu hakikatlere inanana sâdık mü’minler de tarih boyunca aynı yolda aynı duyguları ifade edegelmişlerdir. Mevlânâ der ki:

“Hak yolunda ekmek verirsen sana da ekmek verirler. Ancak o yolda can verirsen sana da nice canlar bağışlarlar.”


[1] Burhan Bozgeyik, Çağa İz Bırakan Müslüman Önderler Bediuzzaman Said Nursi, s. 12.

[2] Buhârî, “Cihâd”, 21; Müslim, “İmâre”, 109.

[3] Müslim, “İmâre”, 103. Ayrıca bk. Buhârî, “Cihâd”, 7 (Hadisin kısa bir bölümü); Nesâî, “Îmân”, 24.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları