Enbiyâ Suresi 18. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Enbiyâ Suresi 18. ayeti ne anlatıyor? Enbiyâ Suresi 18. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Enbiyâ Suresi 18. Ayetinin Arapçası:

بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَاِذَا هُوَ زَاهِقٌۜ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ

Enbiyâ Suresi 18. Ayetinin Meali (Anlamı):

Bilakis biz gerçek bir yaratışla hakkı bâtılın tepesine indiririz de, hak onun beynini darmadağın eder, bir de görürsün ki bâtıl can çekişerek yok olup gitmiştir. Allah’a yakıştırdığınız o çirkin vasıflardan dolayı vay sizin hâlinize!

Enbiyâ Suresi 18. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ, abesle iştigal etmekten temiz ve uzaktır. O’nun boş ve mânasız olan hiçbir fiili, hiçbir tecellisi yoktur. O, oynayıp eğlenmekten nihâyetsiz yücedir. O’na yakışan vasıf, oyun eğlence değil; oyunu ciddiyetle mağlup etmek, bâtılı hak ile ezip geçmektir. “Hak”tan maksat Kur’ân-ı Kerîm, “bâtıl”dan maksat şeytan ve ona bağlı olan şeylerdir. Cenâb-ı Hak, hakkın beyânı olan Kur’ân-ı Kerîm vasıtasıyla ne kadar bâtıl, yalan ve yanlış şeyler varsa hepsini, beyinlerini parçalayıp öldürürcesine darmadağın edip ortadan kaldırmaktadır. Buna göre Kur’ân-ı Kerîm karşısında hiçbir bâtılın tutunması, varlığını devam ettirmesi ve başarılı olması mümkün değildir. Bu ise, İslâm’ın en büyük cihad vasıtasının Kur’an olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Nitekim şu âyet-i kerîme de buna işaret eder:

“Biz dileseydik her şehre elbette Allah’ın azabıyla uyarıcı bir peygamber gönderirdik. Fakat Rasûlüm, biz senin cihanşumûl son uyarıcı olmanı diledik. Bu sebeple kâfirlere asla itaat etme! Kur’an’ı esas alarak onlara karşı büyük bir gayretle, çok yönlü ve çok kapsamlı bir şekilde cihad et.” (Furkân 25/51-52)

Tefsiri sadedinde olduğumuz âyet-i kerîmeden işârî olarak şöyle bir mâna anlamak mümkündür:

“Biz, dinî gerçekleri bir bütün olarak kesin bir bilgiyle kavrama gündüzünü, karanlıklar gibi insan ruhunu saran vehim geceleri tepesine indiririz de kulu Allah’tan perdeleyen bulutlar dağılır, gerçeği anlamasına engel olan şüphe kilitleri çözülür, yakîn güneşi doğar ve ilâhî gerçeklerin birer güneş gibi parıldadığı gönül semâsı bütün töhmet tozlarından temizlenir.” (Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât, II, 288)

Böyle bir manevî terakkiye eren kul, gelen âyetlerde haber verildiği üzere Cenab-ı Hakk’ı devamlı surette ve hiç bıkmadan zikredebilecek bir duruma gelir:

Enbiyâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Enbiyâ Suresi 18. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...