Enbiyâ Suresi 12. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Enbiyâ Suresi 12. ayeti ne anlatıyor? Enbiyâ Suresi 12. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Enbiyâ Suresi 12. Ayetinin Arapçası:
فَلَمَّٓا اَحَسُّوا بَأْسَنَٓا اِذَا هُمْ مِنْهَا يَرْكُضُونَۜ
Enbiyâ Suresi 12. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onlar, hak ettikleri cezanın bir baskın şeklinde gelmekte olduğunu hisseder etmez, derhal bozgun hâlinde oradan kaçmaya başladılar.
Enbiyâ Suresi 12. Ayetinin Tefsiri:
Cenâb-ı
Hak, sahip oldukları fâni dünya malına, mülk ve saltanatına aldanarak şımaran,
azgınlaşan, zulmeden ve günahlara batan nice toplumları, bu zulümleri
sebebiyle helak etmiş, kırıp geçirmiştir. Bunları hatırlatarak Allah Resûlü
(s.a.s.)’i yalancılık ve sihirbazlıkla suçlayan müşrikleri ve kıyâmete kadar
onun getirdiği İslâm davasına karşı cephe alacak olanları son derece tesirli
bir üslupla tehdit etmektedir. İşte o geçmiş toplumlar zulüm ve haksızlıkları
sebebiyle helak edilip tarih sahnesinden silindiler. Başlarına belâ gelince ne
kadar imkânları varsa bunları kullanarak kaçmaya çalıştılar, fakat
kurtulamadılar. Haksızlıklarını itiraf etmekten, kendilerini kınamaktan başka
çare bulamadılar. Ekinin biçilip kuruması gibi kuruyup, ateşin sönmesi gibi
söndüler. Onlarda ne bir his ne de bir hareket kaldı. İşte küfür, zulüm ve
azgınlıkta ileri giden fert ve toplumlar, onların bu hallerinden ders alarak,
gittikleri bu yanlış yoldan derhal dönmelidirler. Yoksa onların da, öncekilerin
uğradıkları helâke uğramaları kaçınılmaz olacaktır.
“Hayır,
kaçmayın! İçine gömülüp şımardığınız refah ve konfora, hiç ölmeyecekmiş gibi
dayayıp döşediğiniz o lüks evlerinize, saraylarınıza dönün! Dönün ki,
bakarsınız ihtiyaç sahipleri bir şey istemek için başınıza üşüşür, size bir şey
danışmak, bir şey sormak için gelenler olur(!)” (Enbiyâ
21/13) sözünde, helak edilecek o azgınlarla alay üzere alay, hakaret
üzere hakaret vardır. Şöyle ki:
› Başınıza inen
bu azabı iyice düşünün ki, biri size onun hakkında soru sorduğunda, ayrıntılı
ve kesin bir hesap verebilesiniz.
› Her zamanki
gibi büyük toplantılarınızı yapın. Belki köleleriniz el pençe divan durup
emirlerinizi almak, isteğinizi sormak için gelebilirler.
› Eskisi gibi
toplantılarınıza devam edin, belki insanlar yine gelip size bir şeyler
danışabilirler.
› Malınızın
mülkünüzün başında kibrinizden deve kuşu gibi kabarıp bekleyin, belki fakirler,
ihtiyaç sahipleri korka korka yanınıza gelip, sizden rica minnet bir şey
isteyebilirler.
Zulüm
pâyidâr olmaz. Allah Teâlâ, belki zâlime belli bir süre mühlet verebilir, fakat
fazla geçmeden onu kahır ve intikam pençesiyle şiddetle yakalar. Çünkü O,
zâlimlerin yurtlarını, meskenlerini yıkıp târumâr edeceğine karar vermiştir. Bu
hakikate binâen şu söz meşhur olmuştur: “Eğer zulüm cennette bir ev olsaydı,
orada bile mutlaka harap olurdu.” Kul nefsine zulmederse, Allah ona başarının
yollarını kapatır ve onu bir kaybedişler mekânı kılar. Gaflete düşerek kalbine
zulmederse oraya şeytanın vesvesesi olan ve günaha teşvik eden alçak
düşünceleri Musallat eder. Ruh harap olduğu zaman ise, ilâhî hakikatler ve
gerçek sevgililer onu terk eder; orayı bayağı alakalar ve ruhu öldüren
âdilikler istilâ eder.
İnsanın öncelikle en büyük zulüm olan şirkten,
sonra da küçük büyük her türlü zulüm ve haksızlıktan sıyrılabilmesi, ancak
varlık âlemi üzerinde ciddî bir tefekkürle bu kâinatın oyun ve eğlence olsun
diye yaratılmadığını idrak etmesine bağlıdır. Bu sebeple buyruluyor ki:
Enbiyâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Enbiyâ Suresi 12. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...