En Tehlikeli Fakirlik

İbadet Hayatımız

İnsanın yaşadığı en tehlikeli fakirlik hangisidir? Bu fakirliğin sebebi nedir? İşte cevabı...

Akıl; metafizik / fizik ötesi / mânevî bahislerde tek başına bir rehber olamamakta, hattâ bilâkis kendisi rehberliğe muhtaç kalmaktadır. Bu sebeple, akıl; bu tehlikeli okyanusta, maddî sahadaki usûlünce, suallerin girdabına yakalanırsa, ciddî müşkilâta düşer.

Bilhassa; sırr-ı kader, Cenâb-ı Hakk’ın ilmi ve kudreti, sonsuzluk gibi bahislerde, dünya ölçüsündeki sınırlı aklıyla sualler sorarak cevap aramak; «Bulamadım.» diye de yokluğuna hükmetmek zavallı bir akıl fukarâlığıdır.

MARİFETULLAH MEKTEBİ

Bu cihan, bir mârifetullah mektebidir.

İnsan, bu mektebin talebesidir.

Peygamberler bu cihan mektebinin hocalarıdır. İnsanlığa; Hakk’ı, kitâbı ve hikmeti tâlim eylemişler ve onları tezkiye ve terbiye etmişlerdir.

Bu mektebin iki türlü kitabı vardır:

  • İlâhî kitap yani Kur’ân-ı Kerim.

Bir de;

  • Kâinat kitabı…

Çünkü Rabbimiz; cihânı, bu mektebin bir lâboratuvarı hâlinde, tefekküre malzeme olacak şekilde tezyin eylemiştir.

Cenâb-ı Hak; insana bu talebelikte muvaffak olabilmesi için, kalp, akıl ve idrâk ihsân eylemiştir.

İnsan, cihâna boş bir bant hâlinde gelir. Kitap ve Sünnet’i telâkkî etmek sûretiyle, kâmil insan hüviyeti kazanır.

Bir mütefekkir der ki:

“Eğer sen bu cihanda güzel bir eğitimci olmak istiyorsan, gökyüzünün talebesi ol! (Kitap ve Sünnet’in tahsilini îfâ et! Bir ömür onların muhtevâsında daimî bir vecd, heyecan ve istiğrak ile yaşa!)”

EN TEHLİKELİ FAKİRLİK

İnsan; cehlini izâle etmek için de öğrenmeye mecburdur. Meraklı ve mütecessistir. Aklını, mantığını, kendisine kadar ulaşan mâlûmat birikimini, tecrübe ve müşâhedelerini kullanarak bilgisini artırmaya çalışır. Bu yolda sualler sorar, cevaplar arar. Bu usûl, maddî ilimler ve fikirler cephesinde işe yarar.

Lâkin, insanın önündeki tahsilin gayesi olan «mârifetullah, kendini tanımak, böylece Rabbini bilmek, âhirete hazırlanmak», husûsunda, kendi akıl ve tecrübesinin çok mahdut bir imkânı vardır. Çünkü akıl; metafizik / fizik ötesi / mânevî bahislerde tek başına bir rehber olamamakta, hattâ bilâkis kendisi rehberliğe muhtaç kalmaktadır.

Bu sebeple, akıl; bu tehlikeli okyanusta, maddî sahadaki usûlünce, suallerin girdabına yakalanırsa, ciddî müşkilâta düşer.

Bilhassa; sırr-ı kader, Cenâb-ı Hakk’ın ilmi ve kudreti, sonsuzluk gibi bahislerde, dünya ölçüsündeki sınırlı aklıyla sualler sorarak cevap aramak; «Bulamadım.» diye de yokluğuna hükmetmek zavallı bir akıl fukarâlığıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2019 Ay: Mart, Sayı: 169