En Hayırlı Amel

Tasavvuf

Hakkʼa kulluk, belli bir dönemlik değil, ömürlük bir vazife olduğundan, onun makbul bir kıvamda sürdürülmesi için bir îtidâl dengesine ihtiyaç vardır. Peki hedefe nasıl ulaşılır? İbadeti nasıl yapmalıyız? Peygamberimiz nasıl ibadet ederdi? En hayırlı amel nedir? İbadetlerde devamlılık ve niyette ihlas neden önemli? İşte İslamʼda amellerin en hayırlısı.

Şâh-ı Nakşibend Hazretleri buyurur:

“«Herkes koşmakla avı yakalayamaz. Avı devamlı takip eden kimse yakalamaya muvaffak olur.» Bunun için, sürekli ve istikāmet üzere çalışmak îcâb eder.”[1]

Bir anlık coşkunlukla aşırı derecede gayrete gelenler, ekseriyetle çabuk yorulurlar. Maksada vâsıl olamazlarsa azim ve şevkleri kırılıp eskisinden de kötü bir duruma düşebilirler.

  • Hedefe Nasıl Ulaşılır?

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîs-i şerîflerinde:

“…Acele etmeden ve telâşa kapılmadan gidin ki, varacağınız hedefe ulaşasınız.” tavsiyesinde bulunmuşlardır. (Buhârî, Rikāk, 18)

  • Ömürlük Vazife

Hakkʼa kulluk, belli bir dönemlik değil, ömürlük bir vazife olduğundan, onun makbul bir kıvamda sürdürülmesi için bir îtidâl dengesine ihtiyaç vardır. Nitekim Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- Vâlidemiz:

“…Allah Rasûlü’nün ameli, hafif ve devamlı yağan yağmur gibiydi…” buyurmuştur. (Buhârî, Savm 64, Rikāk 18; Müslim, Müsâfirîn 217)

PEYGAMBERİMİZ NASIL İBADET EDERDİ?

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, şahsına âit husûsî vakitlerde çokça ibadet eder, bilhassa seherlerde ayakları şişinceye kadar namaz kılar, mübârek gözlerinden döktüğü yaşlarla secde mahallini sırılsıklam ederdi. Fakat ümmetine örnek olacağı durumlarda, îtidâl üzere ibadet ederdi. Zira bir işin devamını sağlayan, îtidâldir. Îtidâlden sapıldığında o işin sonu gelmiş demektir. Çünkü zıt kutuplardan birbirine geçiş çabuk olur. Bu sebeple devamlı îtidâl tavsiye edilmiştir.

Bu hususta Peygamber Efendimiz’in; “Söz ve davranışlarında ileri gidip haddi aşanlar helâk oldular.” (Müslim, İlim, 7) hadîs-i şerîfi, mühim bir îkazdır.

EN HAYIRLI AMEL

İbadetlerde bile aşırıya kaçmayıp îtidâli muhâfaza etmenin lüzûmunu, şu hadîs-i şerîf de ne güzel ifade eder:

“Farz olmayan amellerden gücünüz yettiği kadar yapın. Çünkü amellerin en hayırlısı, az da olsa devamlı olanıdır.” (İbn-i Mâce, Zühd, 28)

  • İbadette Devamlılık

İbadette devamlılık ve niyette ihlâs, gönüllerde bir şuur hâline gelmelidir. Bu hâle ulaşıldıktan sonra, hastalık, yaşlılık vs. sebeplerle hasbel-beşer îfâ edilemeyen -farzlar dışındaki- ibadetlere, edâ edilmiş gibi ecir lûtfedileceği bildirilmektedir.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Fakat îmân edip sâlih amel işleyenler için, eksilmeyen, devamlı bir ecir vardır.” (et-Tîn, 6)

Velhâsıl, ibadetlerde ihmalkâr davranmak, insanı âhirette zor durumda bırakacağı gibi, aşırı giderek hırslı hareket etmek de bir müddet sonra yorgunluk, bıkkınlık ve yanlış yollara sapmaya sebep olabilir. Bu sebeple orta yolu tutmak ve devamlılığı esas almak îcâb eder. Zira şahsî ibadetlerde ifrata kaçmak, Allah yolunda hizmet gibi ictimâî ibadetleri ihmâle sebep olduğu takdirde, yine rızâ-yı ilâhîye muhâlif bir durum meydana gelmiş olur.

  • İmanın İlk Meyvesi

Cenâb-ı Hak, biz kullarına Kurʼân-ı Kerîmʼde en çok “Rahmân ve Rahîm” isimlerini hatırlatarak bizleri merhametli olmaya dâvet ediyor. Îmânın ilk meyvesi merhamet, merhametin tezâhürü ise Allah rızâsı için Oʼnun mahlûkâtına hizmet etmektir.

Dipnot:

[1] Enîsü’t-Tâlibîn, s. 103.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Şah-ı Nakşibend (rahmetullahi aleyh) Erkam Yayınları