En Büyük Düşman

İbadet Hayatımız

Şeytan, Hazret-i Âdem -aleyhisselâm-’ın ve bütün insanlığın düşmanıdır. Âdem Babamız, Cenâb-ı Hak tarafından «yeryüzünde bir halîfe» olarak halk edildiğinden beri; iblis, ona karşı haset, kin ve nefret ile doludur.

Kıskanç iblis; Hazret-i Âdem ve evlâtlarını, ilâhî inâyet ve ikramlardan uzaklaştırmayı kendisine vazife bilmiş, kıyâmete kadar Cenâb-ı Hak’tan mühlet alarak, bu işe girişmiştir.

Şeytanın bu hususta elindeki tek silâhı, muhatabının kalbine attığı iğvâ ve vesveselerdir.

Âyet-i kerîmede, şeytanın, insanları nasıl kandıracağına dair söylediği ifadeleri vardır:

“Allah onu (şeytanı) lânetlemiş; o da şöyle demiştir:

«Yemin ederim ki;

Kullarından belli bir pay edineceğim,

Onları mutlaka saptıracağım,

Muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım,

Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar,

Şüphesiz onlara emredeceğim de Allâh’ın yarattığını değiştirecekler. (Hakk’ı bâtılla değiştirecekler, fıtratı bozacak müdahaleler yapacaklar.)»

"Kim Allâh’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” (en-Nisâ, 118-119)

Görüleceği üzere, şeytanın insanlığı kandırmak için yapabileceği tek şey; kalbe vesvese vermek, fısıltılar, telkinler ve kuruntular atmaktır. Yoksa insana bir kötülüğü doğrudan işletebilme kuvveti yoktur.

Bu sebeple Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Allâh’a hamdolsun ki şeytan size vesveseden başka bir yolla zarar verememiştir.” (Müsned, I, 340)

“Allâh’a hamdolsun ki (O) şeytanın tuzağını vesveseye çevirdi.” (Müsned, I, 235; Ebû Dâvûd, Edeb, 109)

Dolayısıyla, bir mü’min; kendini şeytan vesveselerine karşı muhafaza ettikçe, zikrullah hâlinde bulundukça, yani şeytandan Allâh’a sığındıkça, şeytanın şerrinden sıyânet içinde olur.

Şeytan; vesvese silâhını ilk olarak, cennette huzur içinde yaşayan Hazret-i Âdem ve Havvâ’ya yöneltmiş, onları yalancı vesvese ve iğvâlarıyla, yasak ağaca yaklaştırmış ve böylece cennetten kovulmalarını sağlamıştır.

İnsan bu apaçık düşmanına karşı nasıl mağlûp olur?

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2018 Ay: Ekim, Sayı: 164