En Büyük Çile ve Izdırapları Onlar Çekti

Sahabiler

Ashâb-ı Kirâm, tahammül ötesi işkence ve zulümler altında îmanlarını korudular, bu ilâhî nîmetin bizlere kadar ulaşması için malları ve canları pahasına gayret sarf ettiler.

İlk Müslümanlardan daha niceleri böyle çile ve ıztıraplar içinde idi. Âmir bin Füheyre, Ebû Fükeyhe, Mikdâd bin Amr, Ümmü Übeys, Lübeyne Hâtun, Nehdiye Hâtun ve kızı gibi, Peygamber Efendimiz’in güzîde ashâbı, akla hayâle gelmedik işkencelere mâruz kalmışlardı. Müşrikler onları, ayaklarından zincirle bağlayıp elbisesiz bir hâlde sürükleyerek, sıcağın en şiddetli olduğu saatlerde çöle çıkarırlar, üzerlerine büyük kaya parçaları koyarlar, şuurlarını kaybedip ne söylediklerini bilmez hâle getirinceye kadar onlara işkencenin her türlüsünü tatbîk ederlerdi. Boğazlarını sıkarlar ve öldüklerini zannedinceye kadar bırakmazlardı.[1]

Ashâb-ı Kirâm, işte bu tahammül ötesi işkence ve zulümler altında îmanlarını korudular, bu ilâhî nîmetin bizlere kadar ulaşması için malları ve canları pahasına gayret sarf ettiler. Zîrâ onlar, İslâm nîmetinin azametini gerçek mânâda idrâk hâlinde idiler. Böylece her iki dünyâda da ilâhî izzetin kapısını aralamasını bildiler. Fânî ömürleri:

“Ey îmân edenler! Allah’tan, O’na yaraşır bir takvâ ile korkun ve ancak Müslüman olarak can verin!” (Âl-i İmrân, 102) emr-i ilâhîsi muhtevâsında nihâyet bularak gerçek ve ebedî saâdete nâil oldular.

Dipnot:

[1]. Bkz. İbn-i Mâce, Mukaddime, 11; Ahmed, I, 404.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları