Eksiklerini Gidermekte Acele Et!

İSLAM VE İHSAN

Allah'a yakınlaşmak için nelere dikkat etmeliyiz? Kul iç alemini nasıl tasfiye etmeli

Bursevî Hazretleri buyurur:

“Her kalp Rabbi tanımaya, her nefis Rabbe hizmet etmeye lâyık olamaz. Her kıymetli mal da Rabbin hazinesine kurban edilmeye lâyık olamaz.

(Çünkü bu kalp tasfiye edilmemiş, bu nefis tezkiye edilmemiş, bu mal da içindeki şüphe ve kirlerinden temizlenmemiştir.)

Ey kul! O hâlde eksiklerini gidermekte acele et! Elinde neyin varsa onunla, hiç malın yoksa nefsinle cömertlik et! Eğer hem malını, hem canını Allah yolunda infâk etme imkânın varsa ne güzel!

Gör ki; İbrahim -aleyhisselâm-;

  • Malını misafirlere,
  • Vücudunu ateşe,
  • Oğlunu kurbana,
  • Hayatını putperest bir kavimle mücadeleye ve
  • Kalbini de Rahmân’a verdi de onun bu cömertliğine melekler bile hayran oldular. Cenâb-ı Hak da ona kendi dostluğunu ikrâm ederek;

وَاتَّخَذَ اللّٰهُ اِبْرٰه۪يمَ خَل۪يلًا

«Allah, İbrahim’i dost edindi.» (en-Nisâ, 125) buyurdu.” (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, c. II, s. 249)

Hazret-i İbrahim; malını, canını ve evlâdını fedâ edince, Cenâb-ı Hak Hazret-i İbrahim’i tebrik etti. Ona;

“İbrahim’e selâm olsun!” (es-Sâffât, 109) buyurdu.

Her mü’min, Tahiyyat’tan sonra Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e salât ederken, Hazret-i İbrahim ve ailesini de zikreder. Onların örnek şahsiyetler olduğunu kendine telkin eder.

Âyette buyurulduğu gibi;

“Geride kalanlar arasında da (İbrahim’e) güzel bir nam verdik.” (es-Sâffât, 108)

Hazret-i İbrahim -aleyhisselâm-; malıyla, canıyla, evlâdıyla ve bütün varlığıyla en ağır imtihanlardan geçip «Halîlullah», yani Allâh’ın dostu oldu.

Dost, dostun zor zamanda yardımcısıdır. İnsanın önünde, bin bir tehlike ile dolu bir ebediyet yolculuğu vardır. Kıyâmet ve mahşer günü ise, fânî dostluklara iptal damgasının vurulduğu bir gündür. Âyet-i kerîmede buyurulur:

وَلَا يَسْـَٔلُ حَم۪يمٌ حَم۪يمًاۚ

(O günün dehşetinden) en yakın dost bile dostunu aramaz, sormaz.” (el-Meâric, 10)

O gün insana ancak Allâh’ın dostluğu ve Allâh’ın râzı olduğu takvâ temelli dostluklar fayda verir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

اَلْاَخِلَّٓاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ اِلَّا الْمُتَّق۪ينَۜ

“O gün, müttakîler / Allâh’a karşı gelmekten sakınanlar hariç, dost olanlar (bile) birbirlerine düşman kesilirler.” (ez-Zuhruf, 67)

Cenâb-ı Hak ise dostluğundan nasîb alabilenleri, dâimâ muhafaza edecektir. Bu hakikati Rabbimiz şöyle müjdelemiştir:

“Allah, îmân edenlerin dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır…” (el-Bakara, 257)

O hâlde;

Dünya hayatının yegâne gayesi; Cenâb-ı Hakk’a dostlukta mesafe almaktır. Bu yolda azim ve gayrettir. Bunun da yolu, Hazret-i İbrahim misâlinde olduğu gibi; kalbe taht kuran fânî muhabbetleri, yegâne bâkî sevgi olan «Muhabbetullâh»a vasıta ve basamak eylemektir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2023 Ay: Mayıs, Sayı: 219